Çetinkaya programda 15 Temmuz’un Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Başbakanı Binali Yıldırım örneklerini verince sunucu Dağıstanlı programı yarıda kesti.
Harbiyeli Taha Furkan Çetinkaya’nın annesi Melek Çetinkaya, Akit TV’de Fatin Dağıstanlı’nın konuğu oldu
Çetinkaya programda 15 Temmuz’un Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Başbakanı Binali Yıldırım örneklerini verince sunucu Dağıstanlı programı yarıda kesti.
PROGRAMDA KONUŞULANLARIN TAMAMI ŞÖYLE:
Melek Çetinkaya’yla Pazar manşetini yapacağız. Melek Çetinkaya, Taha Furkan Çetinkaya’nın annesi 15 Temmuz Sultanbeyli darbeye teşebbüs davasında müebbet alan Taha Furkan Çetinkaya’nın annesiyle birlikteyiz.
Fatin Dağıstanlı: Melek hanım, sizin bu dava ile ilgili, yani oğlunuzun karıştığı iddia edilen dava ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. İzleyici de bilmiyor. O yüzden sıfırdan bize anlatın istiyorum.
Melek Çetinkaya: Sağ olun bu fırsatı verdiğiniz için, çünkü askeri öğrencilerin müebbet aldığını, dört yıldır cezaevinde olduğunu birçok insan bilmiyor maalesef. Kime söylesem askeri öğrenciler darbeye teşebbüsten müebbet aldı diye, ya yalan söylüyorsun diyorlar ya da böyle bir şey olamaz diyorlar.
Baştan kendimi tanıtayım dediğiniz gibi. Ben Melek Çetinkaya. Askeri öğrenci annesiyim. 1976 doğumluyum. Genç bir anneyim. Hatta bu anne yalan söylüyor, bu kurgulanmış biri, genç, bu yaşta çocuğu olamaz diyenler de var. İlkokul mezunuyum. Okutulmadım, okutulmadığımın acısını gerçekten çok yaşadım, hissettim. Annesiz babasız büyüdüm. Ben üç aylıkken annem ve babam ayrılmışlar, babaanne ve dedenin elinde büyüdüm.
Nerede yaşadınız?
Ankara’da. Ankara doğumluyum. İlkokulu bitirdim. Dedem, -başımı açıp da okuyamayacağım için, biliyorsunuz başörtü problemi vardı o zamanlar- seni Kur’an kursuna vereceğim dedi. İki yıl Mahmud Efendi’nin kursunda Kur’an eğitimi aldım. Oradan ayrıldıktan sonra, seni dikiş nakışa göndereceğiz sonra da kocaya dediler. On dokuz yaşımda evlendim, yirmi yaşımda anne oldum. İlk çocuğum Taha Furkan. Çocuğumla beraber çocukluğumu yaşadım. Furkan zeki, akıllı, olgun bir çocuktu. İlkokulu Keçiören, Aktepe’de okudu. Daha sonra biz eşimin işi dolayısıyla Bursa’ya taşındık. SBS için dershaneye gitti. İletişim dershanesinin sınavına girdi, burslu kazandı. İletişim dershanesine gitti. Daha sonra SBS’ye, aynı zamanda askeri lise sınavlarına girdi. Askeri lise sınavlarında oğlum karayı, Maltepe Askeri Lisesini kazandı. Tabii o zaman Bursa’da oturduğumuz için eşimin işinden dolayı… Eşim telefon etti, Furkan Maltepe’yi kazanmış ama yedekten, Deniz’den çağrılıyor dedi. Sonrasında GATA’dan çağrılıyor yedekten dedi, oğlum onu da istemedi. Ardından eşim ertesi gün yine aradı, Hava’dan çağrıldığını söyledi yedekten, öyle deyince oğlum, ben gidiyorum anne, dedi. Zaten bir uçmak merakı herkeste vardır. Kendi tercihiydi, gitti. Bu arada Maltepe’ye kayıt yaptırmıştı. Ordan kaydını alıp, Hava Harp Okuluna kayıt yaptırdılar. Işıklar Askeri Hava Lisesi Bursa’da, zaten biz de Bursa’da oturduğumuz için bir yönden çok iyi oldu çünkü hafta sonları da eve gelebiliyordu. Bu açıdan diğer çocuklara nazaran Furkan biraz şanslıydı. Bizim çocuklarımız hazırlıkla beraber beş yıl Askeri Liseyi okudular. Daha sonra bir sağlık kontrolünden geçtiler. Uçuş eğitiminden geçtiler. Bu uçuş eğitiminden sonra da Hava Harp Okuluna geçmeye hak kazandılar. İstanbul’a Hava Harp Okuluna geçtiler. Bir yıl oğlum orada okudu. İlk defa biz uzunca bir süre orada ayrılmış olduk oğlumla. Bir yıldan sonra Ramazan günleriydi, zaten oğlum eve gelmişti, bi köy ziyareti yapalım dedik bayramda. Bayramın bitiminde 10 Temmuz 2016’da tatil bitti. Furkan’ın ve bütün arkadaşlarının 10 Temmuz 2016, saat beşe kadar birliklerine teslim olmaları gerekiyordu.
Şunu merak ediyorum Melek hanım, çocuğunuz bu sürede, İletişim dershanesinde hiç Fetöcülerle buluşmadı mı?
Hayır buluşmadı, İletişim dershanesi zaten solcu bir dershane diye biliyorum, şu anki konumları nedir bilmiyorum, aradan uzun yıllar geçti.
Sizi bile dedeniz, Kur’an kursuna verelim, buraya verelim derken siz çocuğunuzu birisine verelim, birisi onu en azından hem okusun hem dini yönden de terbiye etsin diye bir arayış sergilemediniz mi?
Şöyle sergilemedim, çünkü ben Mahmut Efendi’nin okullarında çok güzel bir Kur’an eğitimi almıştım. Evlendiğim yıldan itibaren, hatta evlenmeden önce apartmandaki bütün çocuklara Kur’an dersi veriyordum. Bir mescit vardı binanın altında, çocukları topluyor orada ders veriyordum. Daha sonrasında, eşim öğretmendi, ilk görev yerimiz Edirne, Keşan, evlenip gittiğimde çok canım sıkılıyordu. Komşular bize ilk geldiğinde dedim ki Kur’an öğrenmek isteyen varsa, öğretebilirim. Bütün mahallenin kadınlarına çocuklarına Kur’an dersi verdim. Daha sonra Bursa’ya taşındık, bunlar araştırılabilir, benim komşularıma da sorulabilir. Bursa’da on beş yıl oturduk, on beş yıl boyunca iki site değiştirdim. Bir Ata Evlerde oturdum, bir Beş Evlerde oturdum. Ordaki çocukların da Kur’an eğitimini ben verdim. Onlarla birlikte benim çocuklarım da öğrendi zaten. Çocuklarıma dini değerleri ben kendim verdim bizzat. Yani bir yere vermeye gerek duymadım çünkü yeterli bilgi ve eğitimim vardı. Mesela bazı anneler der ki Kur’an biliyorum ama tecvit bilmiyorum. Tecvit öğrenmek için bir yere gitsin. Ben bütün eğitimi verebiliyordum zaten çocuklarıma. Bu yüzden de hiçbir gerek duymadım. Kur’an öğrettim, İslami temel bilgiler neler gerekiyorsa bunu verdim.
Başınız kapalı olduğu için okuyamadığınızdan bahsettiniz. Fakat sizin çocuğunuzu TSK’ya aldılar değil mi, başınız kapalı olduğu halde. Nasıl aldılar?
O dönemde Tayyip Erdoğan hükümete geçmişti biliyorsunuz. Benim çocuğum askeri okula gideli altı yıl oldu. Erdoğan on sekiz yıldır hükümette. Bu bizi sevindirmişti, bir cumhurbaşkanının eşi ilk defa başörtülüydü. Demek ki artık başörtülüler her yere girebiliyor demek ki dedik. Zaten neden girmesin ki? Orayı kazanan herkes gidebilmeliydi. Yani annesi başörtülü diye, ailesi Kürt diye, Alevi diye, şu, bu diye insanlar ayırt edilmeden insanlar ayırt edilmeden bir yeri kazanmışsa, çalışmışsa, hak etmişse girmeliydi.
Sorumun cevabını tam alamadım. Şöyle, sizin başınız kapalı olduğu halde Taha Furkan Çetinkaya nasıl hava harp okuluna, daha doğrusu önce liseye, öğrenci olabildi mesela.
Olabiliyordu, herkes olabiliyordu ki. Cumhurbaşkanının eşi de kapalı olabiliyordu mesela. Daha önce Merve Kavakçı meclise girdiğinde, o olaydan sonra böyle bir problem kalmamıştı ki zaten. Herkes bütün devlet kurumlarında çalışmaya başladı, öğretmenler başörtüsüyle öğretmenlik yapmaya başladı doktorlar, hakimler, herkes. Öyle değil mi?
O iki senedir öyle…
Hayır daha uzun bir zamandır öyle. Tayyip Erdoğan’ın eşi kaç yıldır kapalı peki?
O ayrı bir şey…
Neden ayrı olsun? O bizim cumhurbaşkanımız ve örnek yani bu.
Yemin törenlerine katıldınız değil mi? Annesi kapalı olduğu için alınmıyorlardı fakat sizin oğlunuz o dönemde katıldı ve siz yemin törenlerine bile katıldınız?
Evet katıldım. O eski dönemdeydi ama. Şu an kırk dört yaşımdayım. On dört yaşımdan bahsetsek mesela okuyamadığım vakit. Otuz sene geriye gitmiş oluyoruz ama benim çocuğum askeri eğitim hayatı altı yıldır.
Peki, bu örgüte nasıl bakıyorsunuz dışarıdan?
Yani bunlardan ziyade aslında ben çocuğumun masumiyetini anlatmak istiyorum, eğer vakit kalırsa gene bunları da konuşalım.
Bunları merak ediyorum, sonuçta az önce birilerini övdünüz değil mi? Fethullahçı terör örgütüne bakışınız nasıl peki?
Övmedim. Kur’an kursunda kaldım ama çok da isteyerek kalmadım. Ailemin zoruyla kaldım yani.
Sonuçta iyi öğrendim orada dediniz. Bunlara da bakışınız iyidir. Seviyorsunuzdur, her mahallede varlardı çünkü.
Üst katımdaki bir okulun genel müdürüydü, onunla komşuluk yaptık. Sonrasında Ergenekon’dan yatıp çıkan Hanefi Yıldırım, o taşındı, onunla komşuluk yaptık. O yüzden her kesimden komşularımız vardı. Yani bunları nasıl görüyorsunuz derken, ben çok fazla bu konuda konuşmak, bir şey söylemek istemiyorum. Bu yargının kararı, herkesin mahkemesi devam ediyor. ‘Fetö’den yargılanan hiçbir insanın daha mahkemesi sonuçlanmadı. Suçluluğu ortaya konmadı.
‘BU İNSANLARIN TERÖRİST OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM’
Suçludur, masumdur, daha sonuçlanmamıştır suçu. Bunları sormuyorum. Şahıs olarak siz nasıl bakıyorsunuz bu örgüte onu soruyorum. Ben Fethullah Gülen teröristtir diyebiliyorum canlı yayında. Yarın bir bedeli bile olabilir bu dediğimin. Siz ne diyorsunuz?
Ben Fethullah Gülen’i tanımadığım için teröristtir diyemiyorum. Ama dediniz ya tanıdığınız mutlaka vardır diye, benim komşularım oldu cemaatten, birçok arkadaşlarım oldu. Ben tertemiz insanlar olduklarını düşünüyorum. Yani bu insanların terörist olabileceğini düşünmüyorum. Yani üst komşumdu mesela. Azıcık ses yapsa, hakkını helal et bugün misafir geldi fazla ses yaptık, işte bir şey pişirse, hakkını helal et, kokusu gelmiştir, çok da getiremedim der, ama getirirdi. Hasta olursunuz çorbanızı getirir. Gelir çocuklarınıza bakar, evinizi derler, toplar. Hani cumhurbaşkanı da dedi ya en altı ibadet, ticaret, ihanet diye. Belki de biz ihanet tabakasını tanımadığımız için ben terör örgütüdür diyemiyorum. Terör örgütüdür dediğim zaman, bugün yargılanan bütün insanlar, benim tanıdığım komşularım, arkadaşlarıma da ben terör örgütü demiş olurum. Çünkü onlar da bu yapının içindeydi. Okullarında çalışıyorlardı. Çocuklarını özel okullarına gönderiyorlardı.
Ama siz göndermemişsiniz.
Param yoktu çünkü. Belki paramız olsa, çok yakınımızda da özel okulları vardı. Ben eşime de dedim ki maddi durumumuz iyi olsaydı keşke, oranın eğitiminin çok güzel olduğunu söylüyorlar. Yabancı dili çok güzel verdiğini söylüyorlar, çok iyi ilgilendiklerini söylüyorlar ama veremedik. Yani, tabii ki gitmiş olsaydı şimdi Furkan için gösterilen ilk şey ne olurdu? Cemaat okulunda okumuş ama niye okumasın ki zaten üzerinde Milli Eğitim Bakanlığına aittir yazmıyor muydu? Berat Albayrak mesela, cumhurbaşkanının damadı, nerede okudu? Melih Gökçek’in çocukları nerede okudu? Bekir Bozdağ’ın çocukları nerede okudu? Yani onların çocukları orada okuyor suçlu olmuyor da, Melek Çetinkaya’nın parası olsaydı, gönderebilseydi, ben neden suçlu olmuş olacaktım?
Bütün özel okullar paralı
Sizin gibi dar gelirli olan ailelerin zeki çocuklarını alıp askeri okullara sokup arkasından da istedikleri zaman darbe yaptırabiliyor diye de bir algı var.
Bunun delili var mı?
Var yani şöyle var, bu da konuşuluyor.
Her şey konuşuluyor ama Fatin Bey. Bir şey konuşuluyor diye o gerçek değildir ki, bunun delilini ortaya koymanız lazım. Bugün benim çocuğuma mesela darbeci, hain, ‘Fetöcü’ deniyor, terörist deniyor, soruları çaldı deniyor herkes her şeyi söyler. Ben de sevmediğim bir insan için PKK’lı derim, DHKP-C’li derim. Ben dedim diye bir insan PPK’lı, DHKP-C’li olmaz.
Nasıl olur?
Deliller ortaya konur.
Ama bakın Yargıtay karar vermiş darbeye teşebbüs davasından müebbet almış. Yargı demiş. Ona da itibar etmiyorsunuz siz şu an.
Şu an adalet yok ki. Benden önce mesela bir programınız vardı o beyefendi de adaletsizlikten yakınıyordu. Dosyaların Yargıtay’da istinafta yıllarca kaldığından bahsediyordu. Gerçekten şu an kesinlikle Türkiye’de adalet yok, adil bir durum yok. Bunu ben çocuğumun darbe sürecini anlattığımda anlayacaksınız.
Yani yargı da verse inanmıyorsunuz?
Eğer ben çocuğumun masumiyetini ortaya koymuşsam ve yargı hala bunun üzerine çocuğuma müebbet vermişse elbette yargıya güvenmem.
Siz cuma günü görüşe gittiniz değil mi, içeriden bir yakınmaları var mı?
İçeriden yakınmaları, belki bizi üzmemek adına bir şey söylemiyorlar ama söylemelerine gerek yok ki 7 kişilik koğuşta 45 kişi kalıyorlar. 28 kişilik yemek veriliyor. Nefes alacak yer yok.
7 kişilik koğuşta 45 kişi nasıl kalabilir?
Ziyaret edebilirsiniz Fatin Bey. İşte kalınamaz değil mi? Benim de bir anne olarak vicdanım buna el vermiyor.
Ergenekon zamanında bir kişilik odada bir kişi kalıyormuş. Şu an 1 kişilik odada 7 kişi kalıyorlarmış.
Öyle ya da böyle siz bir anne olarak bir algıya kurban gidiyor olabilirsiniz.
Ben yaşadığım şeyi anlatıyorum siz buna algı diyorsunuz. Avukatınız vardır, mutlaka tanıdığınız birileri vardır. Benim çocuğumu gitsin ziyaret etsin. İçeri de girmek istediğini ortamı görmek istediğini söylesin eminim ki izin verilecektir. Bir kişinin yatması gereken yerde 3 kişilik bir ranza var yanına bir ranza daha yine 3 kişi. Yürünecek kalan alana da yer yatağı atıyorlar. 7 kişi kalıyor yani. Ama bunlarla vakit kaybetmeyelim ben çocuğumun nasıl müebbet aldığını anlatmak istiyorum siz yine de sormak istediğinizi sorun ama çok vakit kaybettik.
Benim çocuğum 10 Temmuz 2016’da hava harp okuluna gitti. Pazartesi, salı, çarşamba çadır hazırlıkları yapıldı. Çocuklar her yaz 3 hafta her türlü zorlu şart için askeri eğitim kampı yaparlar. Girişte telefonlarını komutanlarına verirler.
O komutanlarında telefon var ama değil mi? Komutanları Fetöcü olabilir mi peki?
Ben bilemem. Ben kimsenin hakkına giremem. Bakın biz Müslüman insanlarız. İftira kul hakkı. Çok ağır vebaldir. Ben kimse için bu teröristtir diyemem ama kendi çocuğumu sorarsanız benim oğlum terörist, darbeci, hain değildir benim oğlumu vatan millet duygularıyla, yararlı işler yapmak için askeri okula girmiş bir çocuk.
Kullanılmış olabilir mi, size bilgilendirmeden kullanılmış olamaz mı?
Olamaz.
Peki ben şunu soramayacak mıyım, sizin çocuğunuz ya da siz hiç Fetöcü oldunuz mu? Siz bir Fetö ablası oldunuz mu diye sormayayım mı?
Sorun, hayır olmadım. Olmadım ama tanıdıklarım vardı bunu da açıkça söylüyorum size. Komşuluk yaptım. Eğitim kurumlarının genel müdürü, Asya finansın halkla ilişkiler hukuk müdürüydü galiba üst komşumdu. Onlardan sonra Hanefi Yıldırım, Ergenekon’dan yatmış çıkmış çok severim kendisini de üst komşumdu. Herkesi tanıma fırsatı bulduk.
15 Temmuz’dan önce de ‘Fetö’ kelimesini duymadık hiç, cemaat deniliyordu. Bizi de Türkçe Olimpiyatlarına çağırıyorlardı ancak ben konsere de hiç gitmedim öyle yerleri de pek sevmem. Ancak yabancı çocukların Türkçe öğrenmesi, Türkiye adına güzel bir şey. Bu iş güzel ama kötü işler de yaptılar mı bilmiyorum ben. Ben bunu bilemem. Çocuğum kötü bir iş yaptı mı yapmadı mı bunu bilebilirim. Ben hiçbirisini elinde silahla darbe yaparken görmedim ki, bak darbe yapıyor diyebileyim. Mesela bakın Hanefi Bey, Ergenekon’u da bana inanıyor musunuz diye sorabilirsiniz. Bilmiyorum. Ben Hanefi Bey de cami bombalamakla itham edilmiş adamcağız ki çok temiz bir insandı çok değer verdiğim bir insandı eşini de çok sevdim. Başka bir programda da Hanefi Bey, şöyleydi böyleydi deseler bilemem ki. Ben sadece komşuluk yaptım. İçini nasıl bilebilirim. Mesela bugün ben size de tanıdım gördüğüm kadarıyla iyi bir insansınız öbür türlü birisi bana dese ki Fatin Bey şöyle kötülük yaptı böyle kötülük yaptı bilemem benim gördüğüm kadarıyla iyi bir insandı. Ben gördüğümü bilirim. Sağ olsun beni programına davet etti, bana konuşma fırsatı Verdi kötülük yaptıysa o sizin aranızda.
Taha Furkan Çetinkaya ne diyor şu an içerden? Masumum mu diyor? İstinaf bitti mi, müebbet aldı mı şu an?
Tabii ki ben masumum diyor. İstinaf onayladı, henüz Yargıtay’a gitme aşamasındayız.
Dediğim gibi bizim çocuklarımıza saat akşam 10’da yat emir veriliyor. Yarım saat sonra bir acil durum alarmı çalıyor ve çocukların tam teçhizatlı şekilde toplanması söyleniyor. Bizim çocuklarımız da tam teçhizatlı şekilde çadırlar bölgesinde toplanıyorlar. Terör saldırı olduğu söyleniyor. Daha sonra çocuklarımız için otobüsler gelmeye başlıyor. Bizim çocuklarımızın zimmetli silahları var onları da almaları söyleniyor 40’ar tane de mermi veriliyor. Yalova kamp yerinin güvenli olmadığı hava harp okuluna geri dönüş yaptıkları söyleniyor. Otobüse bin emir veriliyor. Bizim çocuklarımıza kanunsuz emre uydular deniliyor ya bizim çocuklarımıza verilen tek şey bin emri. Otobüse bin emrini de benim oğlum defalarca aldı. ‘Otobüse bin’ emri kanunsuz bir emir değildir. Kampta o sırada 700 kişi var ama darbeye katılan çocuk sayısı 331. Bizim okul komutanımız olayın bir kaç gün öncesinden çocukları geziye götüreceğim diyerek bir otobüs firmasından otobüs kiralıyor 15 Temmuz akşamı o otobüsleri istiyor. Bu anormal bir durum değil, bizim çocuklarımız TSK’ya emanetti o yüzden içimiz rahattı. Ülkenin en güvenilir kurumu bana göre TSK’ydı ama bugün geldiğimiz noktada öyle olmadığını görüyoruz. Bizim çocuklarımız otobüse hazırlanıp biniyorlar ama otobüsler 10:30’da gelmeye başlıyor gece 12.07’de Yalova kamp yerinin kamera kayıtları var, bizim çocuklarımız Yalova kamp yerinden çıkış yapıyorlar. Telefonları olmadığı için bizim çocuklarımızın hiçbir şeyden haberi yok. Kampın önünde güvenlik amaçlı bir polis ekibi bekliyordu. Her türlü haber alma imkanı olan bu polisler darbenin olduğunu bilmiyor muydu? Çocuklarımıza çıkamazsınız siz nereye gidiyorsunuz demiyor mesela. Yalova valiliği, saat 12.07’ye kadar darbeden haberi yok muydu? Neden kamp yerinin önüne de çöp kamyonları yığmadılar?
Öyle ya da böyle herkes bu örgüte girmiş olabilir. Girmiş olan herkes suçlu olabilir mi? Siz tabii bir anne yüreğiyle, anne şefkatiyle, siz diğer çocukların da masum olduğunu düşünüyorsunuz.
Elbette. Öğrenci ya bunlar. 19-20 yaşında hava harp okulu öğrencileri.
27 Mayıs’ta da öğrenciler vardı.
Hiçbirisinde askeri erler yargılanmamış, bakın 80 darbesinde Hulusi Akar üst teğmendi bugün nasıl milli savunma bakanı oldu? Binali Yıldırım 80 darbesinde astteğmendi nasıl başbakan oldu? Hani darbeciler haindi, teröristti? Neden Hulusi Akar’ı milli savunma bakanı yaptılar?
.