Rusya’nın, Avrupa'nın boşluğunu doldurmaya başlaması, bölgesel aktörler için yeni endişeler doğurabilir.
Suudi Arabistan’da İngilizce yayın yapan Arab News gazetesi, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da etkisi gittikçe azalan Avrupa’nın ABD Başkanı Obama’nın gidişi ile de daha pasif bir role büründüğünü savundu.
Orta Doğu uzman Kerry Boyd Anderson imzalı analizde, Avrupa’nın azalan gücünün Rusya’ya alan açtığı ve Moskova’nın bu güç boşluğunu doldurmaya çalışmasının bölge için yeni endişeler doğurabileceği belirtildi.
LİBYA DURUMU GÖZLER ÖNÜNE SERDİ
Libya’da son birkaç hafta içinde yaşananların Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da “hard power”ın önemini gösterdiğine değinilen analize göre, Türkiye ve Rusya rakip gruplara askeri desteği artırırken Avrupa’nın stratejik rolünün azalması, Rusya’nın büyüyen rolünü daha görünür hale getirdi.
Analizde “Avrupa uzun süredir Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da kilit oyuncuydu. Fakat bu dönem sona erdi, 1971’de İngiltere’nin Arap Körfezinden çekilmesiyle dengeler değişti. Son on yılda, Avrupa’nın bölgedeki rolü, ekonomik ve kültürel etkisini korunsa da, önemli ölçüde azaldı. Avrupa’nın Libya, Suriye, İran, İsrail ve Filistin’deki olaylara tepkisi, ya da tepkisizliği, rolünü baltaladı. Rusya ise muhalif gruplara desteği ile dengeyi değiştirdi. Avrupa ülkeleri 2011 Libya müdahalesinde önemli bir rol oynamıştı. Ancak Avrupalı güçler Libya’da farklı grupları desteklerken, Rusya ve bölgesel aktörler Avrupa’yı geçerek muhalif gruplara askeri destek sağladılar.” yorumu yapıldı.
AVRUPA SURİYE İÇ SAVAŞINA HİÇ KARIŞMADI
Analize göre “Avrupa, Suriye’deki iç savaşa neredeyse hiç karışmadı. Savaşın başlarında demokrasi yanlısı Suriyeli isyancılara destek vermeyi ya da kimyasal silah kullanımı nedeniyle Esad rejimine askeri müdahale edilmesini başaramadı. Çatışma bir mülteci krizi yarattığında ise Avrupalı liderler, krizin temel nedenlerini ele almak yerine, kıta çapında bir stratejiden yoksun, sadece mültecileri uzak tutmaya odaklı politikalar uyguladılar.
İSRAİL KONUSUNDA DA ETKİ AZALDI
Avrupa, ABD’nin Libya, Suriye’ye ve özellikle İran’a yönelik politikasında rol oynadı. Avrupa, İran ile Ortak Kapsamlı Eylem Planı’nın müzakere edilmesine ve uygulanmasına yardımcı oldu. Trump başkan olduğunda, Avrupa itirazlara rağmen kısa süre sonra bu eylem planından çekildi. Ayrıca yıllarca İsrail-Filistin çatışmasında hatta bazı müzakerelerde önemli rol oynuyordu.
Trump yönetimi, ABD büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıdı, neredeyse Filistinlilere yapılan tüm yardımları kesti ve barış planında İsrail’in bakış açısını destekleyerek Avrupa’nın endişelerini göz ardı etti. Avrupa’nın bu ortamda tarafsızlığını koruma çabaları onu oyun dışına itti.
Bu ve benzeri bir çok faktör Avrupa’nın bölgedeki siyasi ve stratejik nüfuzunu kaybetmesine yol açtı. Trump yönetimi, ABD’nin Avrupa’ya ihtiyaç duymadığını açıkça ortaya koydu ve bu durum Avrupa’nın küresel etkisine zarar verdi. Avrupa’nın “hard power” kullanma konusundaki isteksizliği, Rusya ve bölgesel güçlerinin askeri gücü daha istekli olduğu bir dönemde etkisini azalttı.”
Trump yönetiminin, Avrupa’nın eskisi kadar etkili olmadığı, stratejik bir aktör olarak yetersiz olduğu tezinin doğrulandığını savunan analize göre, ‘Bölge riskler ve bazen de fırsatlar sunuyor ama Avrupa’nın bunları şekillendirme yeteneği azalıyor. Mülteci ve göç akışlarını, nükleer silah tehditlerini, terörist riskleri ve daha fazlasını önleme veya bunlara müdahale etme konusunda hareket etmek istemiyor. Öte yandan Avrupa’nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da azalan gücü olumlu bir gelişme. Böylelikle, bölgesel güçler bağımsız ve daha fazla etki göstermek için yeterli alan bulabiliyor. Ancak Rusya’nın, güç boşluğunu doldurmaya çalışması, bölgesel aktörler için yeni endişeler doğurabiliyor.”