Beş ay önce akciğer kanseri teşhisi konulan hasta tutuklu Özgür Doğan’ın eşi Seyran Doğan, “Eşim cezaevine girdiğinde 67 kiloydu, on gün önceki görüşmemizde 54 kiloya düşmüştü. Dünkü görüşmemizde ise 52 kiloya düştüğünü öğrendim,” diyerek kamuoyuna ve yetkililere çağrıda bulundu.
42 yaşında, 16 yıllık edebiyat öğretmeni ve doktora öğrencisi olan Özgür Doğan, İzmir Kırıklar Cezaevi’nde hayat mücadelesi veriyor: Kanser teşhisi konulmasına rağmen İzmir Adli Tıp Kurumu’nun vereceği raporu bekliyor.
‘ARTIK KONUŞMAKTA BİLE ZORLANIYOR’
2016 yılının Eylül ayında gözaltına alınarak tutuklanan Özgür Doğan’ın rahatsızlığının belirtilerinin kış aylarında görüldüğünü söyleyen ve kendisi de sınıf öğretmeni olan Seyran Doğan (36), Kronos‘a yaptığı açıklamada, “Dün (27 Ağustos 2019) eşimle telefonda görüşüm. Artık konuşmakta bile zorlanıyor. Kötüyüm demiyor, bizi üzmek istemiyor ama hepimiz anlıyoruz. Sürekli öksürüyor, nefes almakta bile zorlanıyor. Bir süre radyoterapi gördü, o bizi biraz rahatlattı. Fakat son on günde 2 kilo verdi. Şu anda 52 kilo… Lütfen eşim tutuksuz yargılansın, tedavisine özgürce devam edebilelim,” dedi.
‘ÇOK AZ ÖMRÜNÜN KALDIĞINI SÖYLEDİLER’
Cezaevinde hayat şartlarının çok zor olduğunu belirten Doğan, şu bilgileri verdi:
“Geçtiğimiz kış bütün koğuş hasta olmuş, herkes iyileşmiş eşim iyileşememiş. Geçtiğimiz Ramazan rahatsızlığı artınca Salihli Devlet Hastanesine kaldırıldı. Orada ciğerinde bir kitle olduğunu söylediler, ‘kötü bir şeye benziyor’ dediler. Ardından da İzmir’e, Katip Çelebi Araştırma Hastanesine sevk ettiler. Orada prosedürler uzadı, biyopsi için bile geç bir tarih verdiler. Doktorlar da tutuklu diye bize açıklama yapmadılar. Bir tanıdığımız vesilesiyle durumunun riskli olduğunu öğrendik. Evet, eşim dördüncü evre ileri seviyede akciğer kanseriydi. Hatta, üç ile altı ay arasında ömrünün kaldığı söylendi. Öğrenir öğrenmez 21 Haziran’da Yargıtay’a müracaatımızı da yaptık.”
‘CEZAEVİNDEN HASTANEYE GİDİP GELMESİ TAM BİR İŞKENCE’
Eşinin Ramazan Bayramında Manisa Salihli Cezaevinden İzmir Kırıklar Cezaevine gönderildiğini, İzmir Katip Çelebi Araştırma Hastanesinde kemoterapi almaya başladığını kaydeden Doğan, “Heyet raporu olmasına rağmen, adli tıp raporu olmadığı için tahliye edilmiyor,” dedi.
Seyran Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cezaevinden hastaneye gidip gelmesi tam bir işkence. Yalnız gidip gelmek istiyor. Başkalarıyla gittiğinde onların da muayene ve tedavisinin bitmesi gerekiyor. Bir yere oturtuyorlar hastanede, klima çarpıyor. Dışarıda hastalığını öğrenseydik daha hızlı müdahale edilir, belki bu kadar bütün vücudu sarmazdı. Düşünebiliyor musunuz, hastanede bilgi isteseniz bile, ‘Özgür Doğan mahkûm, bilgi veremeyiz!’ diyorlar.”
15 TEMMUZ BÜTÜN HAYATLARINI DEĞİŞTİRDİ
Kendisi de sınıf öğretmeni olan Seyran Doğan, 15 Temmuz sürecinde Köprübaşı’na eşinin babasının evine taşınmış. Mutlu ve sağlıklı bir hayat sürerken darbe girişimi olmuş ve hayatları tamamen değişmiş.
2006’da evlenen ve Nesibe (12), Muaz Rahmi (6) ve Sevde (3,5) adlarında 3 çocukları olan Doğan çiftinin çocukları da yaşadıklarından etkileniyor. “Eşim de ben de mesleğimizi yapamadık!” diyen Seyran Doğan, şunları söylüyor:
“Çocuklarım çok etkileniyor. Büyük kızım artık her şeyi anlıyor. Sürekli ben üzgün müyüm, değil miyim kontrol ediyor. Elimden geldiğince gerçekçi olmaya, yaşadıklarımızı anlayacakları bir dille olanlara anlatmaya çalışıyorum. Tek şansımız küçük bir yerde yaşamamız ve dedelerinin ilgilenmesi. Motora biniyorlar, bahçeye-tarlaya gidiyorlar. Sürekli, ‘Anne babam da gelsin artık. Hiç onunla anımız yok, neden babamız bize masal okumuyor!’ diyorlar. Düşünün, eşim gözaltına alındığında küçük kızım 6 aylıktı, babasını hiç bilmiyor.”
İMAM HATİP’İN SEVİLEN ÖĞRETMENİNE 8 YIL 9 AY CEZA
22 eylül 2016’da gözaltına alınan eşinin Salihli İmam Hatip Lisesinde edebiyat öğretmeni olarak görev yaptığını söyleyen Seyran Doğan, “İlk mahkemesine bile bir buçuk yıl sonra çıktı. Suçunu bile bilmiyordu. 2 mahkeme oldu, 18 Nisan’da ikinci mahkemesinde 8 yıl 9 ay ceza aldı,” diyerek yaşanan süreci anlatıyor.
Hiç akıllarında yokken köye dönmek zorunda kaldıklarını belirten Doğan, şöyle konuşuyor:
“Eşim de ben de gezmeyi seviyorduk. O daha çok şehirleri severdi. Hep öğrenme isteği oldu. Marmara Üniversitesi’nde edebiyat yüksek lisansını bitirdi, Manisa ve İzmir’de doktorasına devam etti. Bir yandan sağlık sorunlarıyla uğraşıyoruz, bir yandan da çevrenin baskısı ve sözlerine maruz kalıyoruz. Babası marangozdu, ustaydı, yıllarca yaptığı birikimleriyle 12 yıl önce hacca gitti, onun bile dedikodusu oluyor maalesef. Çok sıkıldık artık bu süreçten.”
‘EN YAKIN ARKADAŞININ İFTİRALARINA ÜZÜLDÜ’
Seyran öğretmen, “Eşim pek söylentilere kulak asmaz. Ama en yakın dostu konumundaki bir arkadaşının itirafçı olması ve mesnetsiz suçlamalarla kendini kurtarmak için isim vermesi onu hayal kırıklığına uğrattı,” diyor.
Eşinin kitap okumayı çok sevdiğini ve sürekli okuduğunu belirten Doğan, gözaltı için gelen polislerin bile, “Beyefendi siz ne iş yapıyorsunuz, içinde yabancı dilde kitaplar bile var, ne zaman okudunuz bu kadar kitabı?” şeklinde konuştuklarını aktarıyor.
‘Terör örgütüne üye olmak’ suçlamasıyla 8 yıl, 9 ay hapis cezasına çarptırılan Özgür öğretmenin dosyası şu an Yargıtay’da. Eşinin ve çocuklarının tek isteği ise bir an önce tahliye edilmesi ve tedavi sürecinin adı gibi özgür bir ortamda sürmesi.