Seçimde sonrası ekonomik krizden çıkış için Mehmet Şimşek ile muhalefetin önerdiği programlara tutunan Erdoğan yabancı sermaye akışı için biraz olsun hukuka dönebilir mi? Hava biraz değişirse CHP'ye oy vermeye bir türlü eli gitmeyen sağ seçmen başka partiler arayabilir.
Erdoğan’ın bütün yıpranmışlığına rağmen seçimi kazanması nedeniyle muhalif çevrelerde yaşanan şok etkisi devam ediyor. Tarihin en yıkıcı depremi, ekonomik kriz, gizlenemeyen yolsuzluklar… gibi gerekçelerle Erdoğan’ı bu kez kesin emekli edeceklerine inanan kitlelerdeki hayal kırıklığı derin. Siyasetle aktif olarak ilgilenmeyeceğini açıklayan da oldu.
Peki Erdoğan’ın tekrar seçimi kazanması her şeyin sonu mu? İnsan hakları, adalet ve demokrasi mücadelesi hemen bırakılacak kadar önemsiz mi? Muhalif çevrelerin aslında bu dönemde çok daha diri olmasına ihtiyaç var. Erdoğan seçimi kazanmak için ülke ekonomisini sıfırlamakla kalmadı dibini sıyırdı. Bu ekonomik enkazdan kurtulmak sadece Mehmet Şimşek’in kişisel yetenekleri ve bağlantılarıyla olmayacak. Ülkenin bir an önce hukuk devletine dönmesi krizden kurtuluş için en önemli şart haline geldi. Muhalefet, iktidarı hukuka dönmesi için teşvik etmeli ve gerektiğinde zorlamalı.
SİHİRLİ DEĞNEK HUKUKA DÖNÜŞ
Bu mümkün mü? Muhalefet becerekli olursa evet. Çünkü kriz ortada. Erdoğan, ekonomiyi içinde bulunduğu krizden kurtarmak için 5 yıl önce görevden aldığı ve ardından da devleti soymakla suçladığı Mehmet Şimşek’i yalvara yakıla ekonominin başına getirmek zorunda kaldı. Elbette, Mehmet Şimşek’in elinde ekonomiyi hızlı bir şekilde düzeltecek sihirli bir değnek yok. Ancak, ekonomiyi gerçekçi zemine oturtması için de Şimşek’in elinde sihirli değnek kadar iş görecek bir yol var: Ülkenin bir an önce hukuka dönmesi. Bunu yapmayan ülkede ekonomi düzlüğe çıkamaz. Yargı bağımsızlığının, ifade özgürlüğünün önündeki engellerin, basın üzerindeki baskıların kalktığı bir ülke ekonomik krizin en azından yabancı sermaye akışı anlamında nedenlerini ortadan kaldırmış olur. Sonrasında ekonomi normal dengeleri içerisinde normalleşebilir.
2001 KRİZİNDEN KURTULUŞU REFORMLAR SAĞLADI
Unutmayalım, 2001 krizinden çıkışta ekonomik reformların yanı sıra Avrupa Birliği’ne uyum alanında atılan adımlar etkili olmuştu. Bugün de 2001 benzeri reformlar yapılmadığı süreci kısmi iyileşmeler kalıcı olmayacaktır. Mehmet Şimşek, ekonomik istikrarın sağlanmasının hukuktan, adaletten, hesap verebilirlikten geçtiğine Saray’ı ikna etmeli.
***
İYİ PARTİ KENDİNİ YENİDEN KONUMLANDIRMALI
Ve tabii ki abandone olmuş muhalefet kendine gelmeli ve iktidarı bir yola zorlamalı. Sadece CHP ve Yeşil Sol anlaşılmamalı. AKP’yi aslında en fazla zorlayacak olan -dağıldığı ilan edilen Millet İttifakı’nın diğer ortakları- İYİ Parti, DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi. Erdoğan’ın zaferinde İYİ Parti’nin milliyetçi-muhafazakar tabandan neredeyse hiç oy almaması etkili oldu. Erzurum’da bile vekil çıkaramayan milliyetçi parti mi olur? İYİ Parti seküler milliyetçilerden oy alan bir partiye dönüştü. CHP listesinden giren diğer üç partinin ne kadar oyu olduğunu bile bilmiyoruz. Bu dört parti siyaset anlayışlarını yeniden kurgulamalı ve Anadolu’nun küçük yerleşim yerindeki vatandaşlara ulaşmanın bir yolunu bulmalı.
Doğrudan söyleyelim: Akşener ve Babacan’ın muhalefet bayrağını CHP’nin elinden alması gerekir. Türkiye’de sol bir partinin iktidar olmasının ne kadar zor olduğu seçimde bir kez daha ortaya çıktı. Hele Anadolu’da “kötü şöhret” sahibi ise… 21. yüzyılda Anadolu’nun taşra şehirlerinde oy kullanma davranışını hala din, terör ve vatan gibi kavramlar belirliyor. Bu kitleye ulaşacak partiler CHP’nin ortakları olmalıydı ama yapmadılar.
Çünkü bu seçiimde ekonomik kriz nedeniyle fırın önlerinde ucuz ekmek bekleyen vatandaşlar bile oyunu yine Erdoğan’a verdi. CHP bu seçmene ulaşamadı ve oyunu alamadı. Sağ seçmenle CHP’nin frekansları arasında bağlantı sorunu var ve Kılıçdaroğlu’nun çabaları bunu gidermeye yetmedi.
***
TAŞRAYI MERKEZDE DAHA GÜÇLENEREK YENERSİN: ANKARA BÜYÜKŞEHİR SEÇİMİ ÖRNEĞİ
Muhalefet önümüzdeki yerel seçimi 2014 Ankara Büyükşehir Belediye seçimi gibi düşünmeli. Melih Gökçek, Ankara’nın taşra ilçeleri ve köylerinin oylarıyla bir kez daha belediye başkanı seçilmeyi başarmıştı. Ankaralı seçmenin kafasında hep “bu seçimi Melih Gökçek bir fırıldak çevirerek kazanır” anlayışı yerleşmişti.
Aslında önümüzdeki seçim için insanların kafasında aynı şey var. Ankaralı haksızlık olduğunu biliyordu ve o tarihten sonra Gökçek hep ‘topal ördek’ muamelesi gördü. Bunu fark eden Erdoğan, Melih Gökçek’i görev süresini tamamlamadan istifa ettirdi. Ve Mansur Yavaş seçimi çok rahat şekilde kazanmayı başardı.
Evet Erdoğan, yeniden iktidar oldu ama tek adam olarak istediğini yapma imkanı büyük oranda kısıtlanmış durumda. Ekonomik krizden kurtulmak için yapacağı her hamle Erdoğan’ın gücünü dahada azaltacak.
Muhalefet bunu görmeli ve politik anlayışını yeniden formüle ederek halkın karşısına çıkmalı.