Hasan Cemal: Rojava’da federatif bir çözüm olabilir, Türkiye’de ise…

Gazeteci Hasan Cemal: "Suriye'de federatif bir çözüm olabilir. Kürt meselesi Türkiye’de barışçı bir çözüm yoluna girecekse, Kürtlerin kendilerini nasıl yönetebileceklerine dair bir fikrin oluşması lazım. Bu nedir? Güçlendirilmiş bir yerinden yönetim. Bunun güçlendirilmesi nereye kadar gider? Federasyona kadar gidebilir."

KRONOS 28 Ekim 2024 GÜNDEM

Türkiye, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Parti’ye ve hatta daha da öteye giderek PKK lideri Abdullah Öcalan’a uzattığı eli konuşuyor. Kürtlerle ilgili yeni sürecin içi henüz bilinmese de şimdilik ortaya çıkan somut olasılıklar Öcalan’ın tecridinin kaldırılması, Meclis’e gelip konuşması ve hatta özgür olabilmesi için yasal düzenlemelerin yapılabilecek olması. Herkesin merak ettiği soru ise Bahçeli’ye bunları yaptıran sebepler… Uzmanların bir kısmı dış dinamiklerin etkisiyle Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Rojava Kürtleri için yeni bir planı devreyi soktuğunu düşünüyor. Bir kısmı ise Erdoğan’ı yeniden seçtirecek yeni anayasa için gerekli çoğunluğa ulaşabilmek için Kürtlerle temasa geçildiği görüşünde.

Deneyimli gazeteci Hasan Cemal, “Türkiye kendi Kürtleriyle barışsa da Suriye’deki durum başka bir hattan başka biçimde ilerleyebilir gibi gözüküyor. Esad bir noktada Irak Kürdistanı’ndaki kadar güçlü olmasa da Kürtlere bir çeşit gevşek özerklik vermeyi de kabul edebilir. ABD zaten bunun peşinde” şeklindeki soruya, “Suriye’de federatif bir çözüm olabilir” yorumunu yaptı. Hasan Cemal bir adım daha ileri giderek Türkiye’de Kürtlerin talep ettiği yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin de federasyona kadar gidebileceğine dikkat çekti.

Cemal, “Kürt meselesi Türkiye’de barışçı bir çözüm yoluna girecekse, Kürtlerin kendilerini nasıl yönetebileceklerine dair bir fikrin oluşması lazım. Bu nedir? Güçlendirilmiş bir yerinden yönetim. Bunun güçlendirilmesi nereye kadar gider? Federasyona kadar gidebilir” dedi.

Hasan Cemal, T24’ten gazeteci Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtladı.

Öne çıkan sorular ve yanıtları şöyle:

2009- 2015 arasındaki iki deneme sırasında, özellikle de Oslo’da, dışarıdan kolaylaştırıcı roller biraz oldu ama bir batı ülkesinin müzakereye doğrudan müdahil olmasını tercih etmedi o zamanki Erdoğan hükümeti. Ama bugün ABD’nin ve hatta Esad’ın müdahil olmadığı, sadece Türkiye içi aktörlerle götürülen bir süreç beklemek ne kadar gerçekçi?

Sen Türkiye devleti olarak kendi Kürtlerinle barış yapmak niyetindeysen, bu konuda ciddiysen, Amerika bir halt edemez. Kimse bir halt edemez. Türkiye, NATO’nun içinde, batının bir parçası. Türkiye’nin kendi iç barışı nihayetinde batının işine gelecek bir şeydir. Kürt siyasi hareketinin savaşan parçaları bile Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bir çözüm istiyor.

Ama deminden beri ‘Rojava’ diye konuştuğumuz bölge Suriye toprağı ve PKK’nın savaşan unsurlarının önemli kısmı artık orada. Hatta TUSAŞ saldırısını yapanların da oradan geldiği söylendi. Türkiye kendi Kürtleriyle barışsa da Suriye’deki durum başka bir hattan başka biçimde ilerleyebilir gibi gözüküyor. Esad bir noktada Irak Kürdistanı’ndaki kadar güçlü olmasa da Kürtlere bir çeşit gevşek özerklik vermeyi de kabul edebilir. ABD zaten bunun peşinde.

Bu olabilir tabii. Suriye’de federatif bir çözüm olabilir.

Türkiye başta Irak’taki yapıya da itiraz etmişti ama sonradan kabullendi ve hatta bugün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Erdoğan’ın adeta kankası. Neçirvan Barzani daha geçen gün Ankara’daydı. Şimdi diyelim ki hayat Suriye’deki Kürtler açısından da benzer biçimde aktı… Ancak tabii orada elinde gücü bulunduran KDP değil PKK. Dolayısıyla da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şu sorusu meşru değil midir; “Ben burada Kürtlerle siyaseten barışsam da aşağıda özerklik içinde olan Kürtlerin buradaki akrabaları siyasi ve kültürel haklarla yetinmeyip burada da özerlik istemezler mi?”

Kürt meselesi Türkiye’de barışçı bir çözüm yoluna girecekse, Kürtlerin kendilerini nasıl yönetebileceklerine dair bir fikrin oluşması lazım. Bu nedir? Güçlendirilmiş bir yerinden yönetim. Bu belediye ve yerel yönetimler konusunda bir reform, çok konuşulan bir şey. Yerel yönetimleri güçlendirmeden bir ülkede demokrasi ete kemiğe bürünmez. Yerel yönetimleri güçlendireceksin. Bu, çok güçlü olabilir, az güçlü olabilir ama güçlendireceksin. Bunun güçlendirilmesi nereye kadar gider? Federasyona kadar gidebilir.

Federasyona kadar gider. Ama bu demokrasiyle ilgili bir şey. Bu kadar merkeziyetçi, böylesine üniter bir devletle bir ülkede, Türkiye gibi bir ülkede barış sağlanamaz. Demokrasi ete kemiğe bürünemez. Mitterrand Fransa’da bunu yapmıştır. Aynı şey İspanya’da olmuştur. İspanya’da ayrılıkçı hareketin gücünü kaybetmesi demokrasinin gelmesi ve güçlü yerel yönetimin olması sayesinde mümkün olmuştur. ETA öyle etkisizleştirilmiş ve bertaraf edilmiştir.

Diyelim ki Rojava’da söylediğin gibi bir gelişme oldu, Türkiye’yi de etkiler mi? Etkiler tabii. 90’lı yıllarda herhalde Talabani’ye Barzani’ye de sormuştum. İkisi de kafalarının arkasında bağımsız Kürt devleti kurmanın olduğunu gizlemezdi. O yüzden de Öcalan’a çok kızarlardı, “Senin yüzünden Türkiye bizi rahat bırakmıyor” derlerdi. Ama buna rağmen sonunda Türkiye, Kuzey Irak’ta Kürt oluşumunu tanımak zorunda kaldı. Türkiye gidip oranın başkenti Erbil’de başkonsolosluk açtı. Aydın Selcen’i ilk defa orada tanıdım, biliyorsun Türkiye’nin ilk Erbil Başkonsolosuydu.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com