Hasan Cemal, "yetmez ama evet" eleştirilerine yanıt verdi: "Sen yetmez ama evetçilere karşı çıkıp küfür edeceğine bu enerjini Erdoğan’a karşı mücadeleye ver. Demokrasi için mücadeleye ver. Kürt meselesinin çözümü için mücadeleye ver. Bunu iyi görmek lazım."
Yeşil Sol Parti’den milletvekili adayı, gazeteci Hasan Cemal, “yetmez ama evet” eleştirilerine yanıt verdi. Hasan Cemal, “Sen yetmez ama evetçilere karşı çıkıp küfür edeceğine bu enerjini Erdoğan’a karşı mücadeleye ver. Demokrasi için mücadeleye ver. Kürt meselesinin çözümü için mücadeleye ver. Bunu iyi görmek lazım” dedi.
Kısa Dalga’dan Kemal Göktaş’ın sorularını yanıtlayan duayen gazeteci Hasan Cemal’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Ben AKP’ye hiçbir zaman böyle siyah-beyaz, kategorik destek vermedim. Doğru bulduklarımı destekledim, doğru bulmadıklarımı eleştirdim. Benim değerlerime yakın oldukları zaman destekledim, benim değerlerime aykırı davrandıklarında eleştirdim. Bu süreçte AKP’yi eleştiren çok yazım vardır. Kitaplarımda da var. Bu siyah-beyaz destek değildi. Ama somut adımlar attıkları vakit, AB, Kıbrıs, Kürt sorunu, ekonomi… Bu konularda attıkları adımları desteklediğim oldu. Ama e-muhtıraya, kapatma davasına karşı çıktım. Bir demokrat isen yüzde 47 almış bir partinin kapatılmasına karşı çıkmak zorundasın. Darbe tertipleri olduğu zaman, Özden Örnek günlükleri, Mustafa Balbay günlüklerini saydığın vakit görüyorsun. Gözlerimizin önünde cereyan etti. Türkiye’de yüzde 47 oy almış bir partiyi kapatmak için Cumhuriyet mitingleri yapıldı, çok masum şeyler değildi.
‘AKP’Yİ BENİM KADAR SERT ELEŞTİREN AZ KİŞİ VARDIR’
AKP hakkında 10 küsur yıldır olumlu tek satır yazmadım. Benim kadar sert eleştiren de az kişi vardır.
Ayrıntıya girmiyorum ama en önemli şey de HSYK’nın seçim tabanını genişletti. Fakat ne oldu? Bu yasa çıktı. Ben de yetmez ama evet diyerek oyumu verdim. O yasa çıktıktan sonra AYM’ye götürüldü. En kritik madde bozuldu. En kritik madde bozulmasa o HSYK’nın yapısını olduğu gibi değiştiren, iktidara ve Fethullahçılara oraya hâkim kılan zihniyetin başarısı yoktu. Bu ince noktaları unutarak ‘yetmez ama evet’ diyebilirsin. Ama insaf!
Erdoğan Allah’ın bir lütfu dedi darbe teşebbüsü için. Çünkü muhalefeti temizlemeye başladı, sadece Fethullahçıları değil. Bir yerde tek adam rejimini oturttu. Askeri darbeyi engellerken kendi sivil darbesini gerçekleştirmeye başladı.
‘ERDOĞAN’IN SİVİL DARBE GİRİŞİMİ UNUTULUYOR’
Darbe girişimi gecesi ben darbeye karşıyım diye yazımı yazdım, tweetlerimi attım. Sabaha karşı ikinci bir yazı yazdım, ‘dikkat edin Erdoğan kendi sivil darbesi için düğmeye bastı’ dedim. Demokratsanız, Fethullahçıların darbe teşebbüsüne karşı iseniz, Erdoğan’ın sivil darbesine de karşı çıkmanız gerekir dedim. Birine karşı çıkıp öbürüne susarsanız bunun demokrasiyle ilgisi yoktur dedim. Zaman içinde bu ayrıntılar unutuluyor. Erdoğan’ın sivil darbe girişimi unutulup gidiyor.
Bir avuç yetmez ama evetçi idik. Bir avuç insan mı getirdi Erdoğan’ı iktidara? Seçimi bir avuç insan mı yaptı? Bunun bir defa herhangi bir dayanağı yok, sakin düşündüğün vakit. Öbür tarafta belli bir kesim var. Bu kesimi ulusalcı, milliyetçi filan diye de tarif etmek de istemiyorum. Ama bu kesim demokrasiden hazzetmiyor. Liberal sözcüğünü küfür olarak görüyor. Batıdaki kadar özgürlük düzenini, demokrasi düzenini istemiyorlar. Sen yetmez ama evetçilere karşı çıkıp küfür edeceğine bu enerjini Erdoğan’a karşı mücadeleye ver. Demokrasi için mücadeleye ver. Kürt meselesinin çözümü için mücadeleye ver. Bunu iyi görmek lazım. Gayet serinkanlı düşünmek lazım. O zaman gel konuşalım; ben sana anayasa değişikliği içinde çok ince bir noktayı anlattım. Bunu çok az insan biliyor.
Yetmez ama evet dedim ama ne güzel oldu iddiasında değilim, ama benim gibi düşünenlere küfür edenler öyle bir zihniyette ki… Son tahlilde ortaya bir sandık koyacağız kim çıkarsa o olacak. AKP çıkarsa olmayacak, yüzde 47 alsa bile kapatma davası açacağım… Seçime gidiliyor, hayır orduya muhtıra ver diyeceksin, muhtıra verilince de çok mutlu olacaksın. Ordu göreve diye meydanlara çıkacaksın. Böyle demokrasi olur mu? Şunu yapalım; oyumuzu koruyalım.”