İdare Mahkemesi, Barış Akademisyeni Prof. Dr. Özdemir Aktan’ın göreve iadesine karar verdi. Bu kararla Aktan, görevden uzaklaştırılan Barış Akademisyenleri içinde özlük haklarına kavuşan ilk isim oldu.
Ankara 21’inci İdare Mahkemesi, Barış Akademisyeni Prof. Dr. Özdemir Aktan’ın göreve iadesine ve yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verdi. Bu kararla Özdemir Aktan, görevden uzaklaştırılan Barış Akademisyenleri içinde özlük haklarına kavuşan ilk isim oldu.
T24’ten Özgür Zeren’nin haberine göre; Dr. Özdemir Aktan, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı barış bildirisini imzaladığı için 2017 yılında OHAL kararnamesi ile Marmara Üniversitesi’nden uzaklaştırıldıktan sonra Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvurarak göreve iade edilmesini istedi. Ancak bu talep OHAL Komisyonu tarafından reddedildi. Aktan tarafından yargıya taşınan komisyonun ret kararını Ankara 21. İdare Mahkemesi “Hukuka uyarlık görülmemiştir” diyerek iptal etti.
BİLDİRİYE İMZA ATMA
Yüksek Mahkeme kararlarına atıf yapan İdare Mahkemesi “….bildiriye imza atmanın, davacının anılan örgüt ile irtibat ve iltisaklı bulunduğunu göstermeyeceği değerlendirilmiştir” dedi.
İdare Mahkemesinin kararında Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığına vurgu yaparak “Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı konusunda kuşku ve duraksamaya yer bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesi kararları gerekçe ile bir bütünlük teşkil ettiğinden kararın hüküm fıkrası kadar gerekçesi de bağlayıcıdır. Anayasa Mahkemesinin karar gerekçesinde “Üst düzey PKK’lı, Kürtlere ve tüm demokratik çevrelere Türkiye sathında ayaklanma ve AK Parti’ye ait binalara ve yerlere saldırı çağrısı yapmışken, başvurucuların imzaladığı bildiride, hangi kelimeler ve üslup tercih edilmiş olursa olsun , çatışmaların sona ermesi ve temel hak ve hürriyetlere saygı gösterilmesi, çözüm sürecine geri dönülmesi, şiddetin durdurulması, diyalog ve çatışmasızlık ortamının oluşturulması çağrısı yapılmıştır” denildi.
BİLDİRİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜDÜR
Ankara 21. İdare Mahkemesi kararında Anayasa Mahkemesi’nin “Herhangi bir düşünce açıklamasının algı yaratılmaya çalışıldığından bahisle terör örgütünün propagandası olarak kabul edilmesi hukuksal bir değerlendirme olarak kabul edilemez” ifadeleri ile “İfade özgürlüğünün sadece toplum tarafından kabul gören veya zararsız ya da ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil incitici, şoke edici ya da endişelendirici ve düşünceler de geçerli olduğu yinelenmelidir” değerlendirmelerine de yer verildi.