Fehim Taştekin: "Irak Federal Mahkemesi’nin kararı Kürdistan’ın statüsünün altını oyuyor. KDP’ye karşı İran’a yaslanan KYB’nin lehine bir değişimin önünü açıyor. Buradan Türkiye’nin aleyhine bir yorum da çıkarılabilir."
Irak Kürdistanı’nda PKK’ya yakınlığıyla bilinen Talabani’nin partisi Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Ankara ile yakın ilişkileri olan Barzanilerin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) arasındaki rekabet, özerk yönetimin statüsünü oyacak bir aşamaya geldi.
KYB’nin seçim bölgeleri ve azınlık kotası ile ilgili anlaşmazlıkları federal mahkemeye taşıması sonrası, KDP aleyhinde karar çıktı.
Irak Federal Mahkemesi, azınlıklara tanınan kota sistemini iptal etti, maaşların merkezin kontrolündeki bankalardan ödenmesine karar verdi ve Irak Kürdistanı’nın tüm petrol ve petrol dışı gelirlerini Bağdat’a devretmesine hükmetti.
Gazeteci Fehim Taştekin, Irak Federal Mahkemesi’nin verdiği karara ilişkin, “Irak Federal Mahkemesi’nin azınlıklara tanınan kota sistemini iptal etmesi ve maaşların merkezin kontrolündeki bankalardan ödenmesine karar vermesi Kürdistan’ın statüsünün altını oyuyor. Fakat sorumluluk sadece Bağdat’a ait değil” değerlendirmesini yaptı. Taştekin, kararın İran’ın lehine, Ankara’nın ise aleyhine olduğuna da dikkat çekti.
‘MAAŞLARDA YOLSUZLUK’
KDP’nin kararlara tepkili olduğunu, ancak kitaba sığmayan detaylar olduğunu belirten Taştekin, bunları özetle şöyle sıralıyor:
“Maaşlar bahsinde yolsuzluklara işaret ediliyor. Ödenek listesi, gerçek kamu çalışanlarının listesinden uzun. Yani hayali memurlar ve birden fazla kurumdan maaş alanlar var. Özellikle aktif görevde olan peşmerge sayısı ile maaş alan peşmerge sayısı arasında uçurumdan söz ediliyor. Bağdat listelere hakim olmak ve kime ne ödendiğini görmek istiyor. Maaş yolsuzluğu Irak’ın diğer bölgelerinde de yaygın.
Petrol ve petrol dışı gelirlerin merkeze aktarımı ile ilgili taraflar arasında anlaşmazlık sürüyor. Boru hattıyla petrol satışı dursa da İran ve Türkiye’ye tanker trafiğinin kesilmediği biliniyor. Erbil’i yasadışı petrol satmakla suçlayan Bağdat, gelirler üzerinde tam kontrol istiyor. Geçen haziranda üretilen petrolün merkeze aktarılmasına karşılık 2023, 2024 ve 2025 için Kürdistan’ın bütçe payı yüzde 12.6 olarak belirlenmişti. Erbil maaşları karşılamak için aylık 600 milyon dolar gerektiğini söylüyor. 2015’ten beri Kürdistan’da 15 maaş ödenmedi, 44 maaş yüzde 21-25 arasında kesintiyle ödendi. Erbil “Bağdat bütçe kesintisi yapıyor, para yok” diyor; Bağdat da “Ödenek istiyorsan önce petrol gelirlerini merkeze aktar” yanıtını veriyor. Yıllardır bitmeyen kısır döngü.
Milletvekili kotaları ise Erbil-Bağdat arasında bir tartışma olmanın ötesinde Kürdistan’daki partilerin uzlaşamadığı bir konuydu. Şikâyet KYB’den gelmişti. Özellikle Süleymaniye merkezli KYB, Goran ve Yeni Nesil azınlık kotasının KDP’nin kontrolünde olduğunu, 11 ilave vekil sayesinde parlamentoda üstünlüğü sağladığını savunuyordu. Seçim yasasının değiştirilmesi, kotaların kaldırılması ya da bölgelere dağıtılması gibi öneriler tartışılmış ama uzlaşma sağlanamamıştı. Kürdistan’da 1992’deki düzenlemeyle Hıristiyanlara 5 sandalye ayrılmıştı. 2005’te Ermenilere verilen koltukla Hıristiyan kotası altıya yükselirken Türkmenlere de 5 koltuk ayrılmıştı. 326 koltuklu Irak Parlamentosu’nda ise azınlık kotasından Hıristiyanlara 5, Feyli Kürtler, Ezidiler, Şebekler ve Sabii Mandenlara birer koltuk düşüyor. Kürdistan’daki kota oransal olarak oldukça yüksek. Kotadan şikayetçi olan partilere göre belli bölgelerde peşmerge ve polislerin oyları azınlık adaylarına yönlendiriliyor, bu sayede seçilen vekiller KDP’nin gündemine bağlı kalıyordu.
‘AZINLIK TEMSİLİ TEHLİKEDE’
Yeni düzenleme ile azınlık temsiliyeti tehlikeye girerken KDP’nin parlamentoyu kontrol etmesi zorlaşıyor. Kotalardan yararlanan Türkmen ve Hıristiyan partiler kararı azınlıklara darbe olarak yorumluyor. Fakat kota sisteminin işleyişindeki memnuniyetsizlik KDP’ye rakip Kürt partilerle sınırlı değildi. Türkmenler arasında fiili durumun kendi çıkarlarına hizmet etmediği, azınlık temsiliyetinin şekilsel ve işlevsel hale geldiği, vekillerin KDP’nin çıkarları için çalıştığı, bu durumun halkı siyasetten soğuttuğu yönünde eleştiriler vardı. Irak Türkmen Cephesi’nin (ITC) eski başkanı Sanan Ahmet Ağa, Türkmenler açısından kota sistemini “bir buz kütlesini su dolu havuza atarak eritmek” diye tanımlamıştı. Kotalarla seçilenlerin azınlıkları temsil etmediğine dair yaygın bir kanaat oluşmuştu.”
Seçimlerde denetimin yerelden federallere geçmesi de sandık güvenliği ve seçmen kütükleri ile ilgili tutarsızlıklara dayanıyor. Irak merkezi seçmen kütüğü ile Kürdistan’ınki birbirini tutmuyor. Bu durumda tabloyu etkiyebilecek ölçekteki ‘hayali seçmen’ havuzu açığa çıkabilir.
Seçim bölgelerinin artırılması ise KYB, Goran, Yeni Nesil, Yekgırtu ve Komel’in talebiydi. Bu düzenlemeden de KDP zararlı çıkabilir. Merkezi kayıtlardaki nüfusa göre KDP’nin hakim olduğu Erbil’e 35, Duhok’a 24; KYB’nin hakim olduğu Süleymaniye’ye 38, Halepçe’ye 3 koltuk ayrılabilir.”
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
‘İRAN’IN LEHİNE, ANKARA’NIN ALEYHİNE’
“Özetle yeni düzenlemeler KDP’nin baskın pozisyonunu hedef alsa da büyük resimde merkezin kontrolünü federal bölgeye taşıyan yeni kanallar açıyor” diyen Taştekin, KYB’nin lehine olan bir değişime dikkat çekti:
“İç dengeler açısından Türkiye ile ortaklaşan KDP’ye karşı İran’a yaslanan KYB’nin lehine bir değişimin önünü açıyor. Buradan Türkiye’nin aleyhine, İran’ın lehine bir yorum da çıkarılabilir. Fakat genel gidişat açısından Kürdistan’ın statüsünde daha fazla aşınmadan söz edilebilir ki bu da hem Tahran hem de Ankara’nın tercihleriyle çakışıyor.”