Depremden sonra 'sahada görünmemesi' ve çadır dağıtmaması nedeniyle eleştirilerin odağına yerleşen Kızılay, bu kez de depremzedelere göndermek yerine sattığı çadırlarla gündeme geliyor. Peki, şirketleştikten sonra yardım faaliyetleri adeta duran Kızılay nasıl bu hale geldi?
Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ilde büyük yıkıma neden olurken, Kızılay’ın depremden sonraki ilk günlerde çadırları kuruluşlara sattığı ortaya çıktı. Skandala tepkiler sürüyor.
Kızılay’ın eski Yönetim Kurulu Üyesi Sabahattin Tezdiğ, konuya ilişkin BirGün gazetesine yaptığı açıklamada “Halk bu kadar çadıra ihtiyaç duyarken ne olursa olsun devlet himayesindeki bir STK bu çadırları ücretsiz şekilde halka ulaştırmalıydı” dedi.
Tezdiğ, kurumda yaşananları ve ayrılma sürecini şöyle anlattı:
İŞÇİ ALIMLARI, İHALELELER, YALI KİRALAMASI, LÜKS ARAÇLAR…
“İlk yıllarda nisandan sonra göreve geldiler ve uygun görmediğimiz kararlar önümüze gelmeye başladı. Şu an gündemde olan işçi alımları, usulsüz ihaleler, yalı kiralaması, lüks araçlar gibi konularda biz ters düştük. Yapılan bu uygulamalar hukuka ve kanunlara aykırıydı. Tüzüğe aykırı olduğu için de kabul etmedik.
Ardından ben 2018 yılında bu uygulamalar için Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyette bulundum. Kurumu zarara uğrattıklarını belirttim. 2019 yılında takipsizlik kararı verildi. Olayı kapattılar. Nitekim görüyoruz.”
‘O ÇADIRLAR YURTTAŞA GİTMELİYDİ’
“Van Depremi yaşandığında Batman şube başkanıydı. O zaman her ilde depolarda yaklaşık 100-120 bin adet çadır bulunuyordu. Maalesef Kızılay şirketleştirildiği için çadır stokları kalmadı. Çadırlar satılmaya başlandı. Elinde mutlaka stok olmalıydı ancak bu çadırların satıldığını gördük.
Böyle bir deprem felaketinde AHBAP’a satılan o 2 bin 50 çadırın yurttaşlara derhal ulaştırılması gerekiyordu. Ancak Kızılay bu çadırları halka ulaştırmak yerine satmayı tercih etti. Kızılay’ı bu hale şirketleşme ve tecrübesiz kadrolar getirdi. Özellikle 2019 yılı öncesinde Kızılay barınma ve tedarik konusunda çok başarılıydı.”
ŞİRKETLEŞME, LİYAKATSİZLİK…
“Kızılay’ı bu hale şirketleşme ve tecrübesiz, liyakatsiz işe alımlar getirdi. Şimdi yüksek maaşlarla işe alım yaptılar. Biz bu kararlara itiraz ettik ancak 2019 yılında tekrar bu şirketleşme kararını hayata geçirdiler. Bu şirketleşmenin bir sonucunu yaşıyoruz. Yönetimdeki usulsüzlüklere ve liyakatsiz atamalara ses çıkardığım için beni lağvettiler, işten çıkardılar. Keşke bu depremler yaşanmasaydı.
Ancak, bu karşılaştığımız durum mutlaka incelenmeli. Halk bu kadar çadıra ihtiyaç duyarken ne olursa olsun devlet himayesindeki bir STK bu çadırları ücretsiz şekilde halka ulaştırmalıydı. Depremin üzerinden yirmi günü aşkın süre geçti. Hâlâ o çadırlara ulaşamayan insanlar var. İnsanların orada iki tane bile olsa çadıra ihtiyacı vardı. Kızılay burada bir müşteri çıksın diye beklemek yerine halka çadırı ulaştırmalıydı. Depremden mağdur olanlar bir de bu şekilde mağdur edilmemeliydi.”