M.F.Ö. Artık Ö’ksüz: Bir Özkan Uğur portresi

Özkan Uğur’u gittiği için ‘iyi bilmedik’ aslında. İyi olduğu için sadece onu onayladık. Sıra takdire gelecek elbette... Onun için de biraz zamana ihtiyaç var galiba.

BERKE KAYA 09 Temmuz 2023 PORTRE

Mazhar- Fuat-Özkan (MFÖ) grubundan Özkan Uğur hayatını kaybetti.

Her daim öyledir, bilhassa doğulu toplumlarda; kel ölür, sırma saçlı olur; kör ölür, badem gözlü olur. Bir de ‘iyi biliriz’ gidenin naaşı toprakla buluşana kadar…

Sonra dedikodu ocağına odun atılır ve ateşin üzerindeki kazana hakikatle uyuşsun yahut uyuşmasın pek çok ‘şey’ halka halka doğranır. Hırs yahut kıskançlıkla kıvam tutturulana değin karıştırılır.

Bu ezberi bozan çok az kişi vardır; ilki Kemal Sunal, ikincisi Zeki Müren olsa gerek. Muhtemel ki üçüncüsü Özkan Uğur

Radikal bir siyasi tavır sergilemedi, ama onu sağ da sevdi, sol da sevdi. Okuma yazması olmayan da Bu Sabah Yağmur Var İstanbul’da’yı mırıldandı, üç üniversitede felsefe dersi veren profesörler de… Bir mutabakat paydası gibiydi, bir  cazibe mıknası; karşıtları, küsleri buluşturdu daima. Onun olduğu yerde sevecenliğin otları filiz verdi.

Mesela 1984 yılında çıkan albüme adını veren Peki Peki Anladık, grubun İpucu Beşlisi döneminde birlikte çalıştıkları Ayhan Sicimoğlu’na ithaftır. Her şeyi, ama her şeyi bilen, çok iyi bilen birinin üçüncü şahıslarda uyandırdığı bıkkınlık ve ironik eleştirinin dışa vurumudur bu şen şakrak şarkı. Başka bir ifadeyle on parmağında yüz bir marifet olan Ayhan Sicimoğlu’na yönelik bir eleştiridir aslında.

Evet; bugün gözün üstünde kaş var dense köpürür hale geldik. Oysa o dönem, biraz başka bir dönemdi. Nitekin Ayhan Sicimoğlu, kendini ti’ye alan bu parçanın aranjesini yaptı. Akorunu, duraklarını yazdı. Çünkü parçaya inandı, insanı önceledi, dostlarının emeklerine saygı duydu. Hatta albümün künyesinde fotoğrafçının (Sami Güner) ve grafikerin (Erdoğan Günay) adı dahi anılıp onunki unutulsa da… Zira yapmış olmak için, namını yürütmek için yapmamıştı o jesti Ayhan Sicimoğlu; başka türlü yapamayacağı için yapmıştı, dostlarına katkıda bulunmak için.

TRTnin düzenlediği şarkı yarışmasında Mazhar-Fuat-Özkan (MFÖ) müzik grubu kazanarak Türkiyeye Eurovision şarkı yarışmasında temsil etmeye hak kazandı.

Hayatta Yapmayacağı Şey

Hep mi ‘düzgün’dü, hep mi en doğruları yapandı? Hayır, değildi. Ama bunu kendince yapan biri oldu. Yaptığını kendine yakıştıran biri…

Mesela bir ‘sanat insanı’ydı o, ticareti Sarı Çizmeli Mehmet Ağa kadar bilirdi bilse bilse. Ama bir sebeple oynadı saçma sapan televizyon reklamlarında. Bu, hem ‘alıcı’ tarafından şaşkınlıkla karşılandı hem de bazı dostları tarafından…

Hatırlayalım, o reklamlara, o reklamlarda kullanılan M.F.Ö. şarkılarına tepki gösteren Bülent Ortaçgil’i anarak Fuat Güner şöyle karşılık vermişti: “N’apalım? Bunlar senin gençliğinin şarkısı, diye biz Don Kişot’luk mu yapacağız yani. Para veriliyor almayalım mı, kazanmayalım mı? Şimdi ben Bülent Ortaçgil’e desem ki ‘Kardeşim sana 500 milyar veriyorum, seni reklam filminde oynatacağım’, 24 takla atıp gelmezse n’olayım. Kaç paraya kadar direnebilirsin? 10 milyara ‘Hayır’ dersin, 100 milyara ‘Hayır’ dersin, ‘Bir milyon dolar’ derim, yutkunursun abi.. Ve hayatta yapmayacağın şeyi yaparsın.”

Aslında pek çoğumuz, ‘hayatta yapmayacağımız şey’leri yaptık, kâh bilerek, kâh şu ya da bu nedenle. Bundandır ki hoşgörüyü yanımızda tutmalıyız, birilerine mübalağa yüklenmeye yeltendiğimizde. Çinli düşünürlerin de altını çizdiği gibi, ‘asla’ dediğimiz nice şey, aslında eninde sonunda en az bir kere yapacağımız şeydir ve buna ‘hayat’ denir zaten.

Öte yandan kapitalizmin iştahına kim kurban gitmemiştir ki…

 

MFÖ Grubu ( Fuat Güner – Özkan Uğur – Mazhar Alanson )

Atomikler’den Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ya

Nüfus cüzdanındaki adıyla Raif Özkan Uğur’un babası Hurşit Uğur, Şehir Hatları’nda çarkçıbaşıdır. O dönemin ortadireği yani…

Muhtemel ki çalışma azmi ve yaşam enerjisini babasına borçlu.

Futbol kadar olmasa da pek makbul sayılmayan ve hatta meslek dahi kabul edilmeyen bir alanda ilerlemesine babanın müsaade edişi, hoşgörü dışında, nasıl açıklanabilir ki…

Henüz ilkokulda mandolin ile tanışır. Lisede gitara terfi (!) eder. “Atomikler” adında amatör bir grup kururak dönemin popüler şarkılarını yorumlar. Babadan ‘gık’ çıkmaz.

Hevesin ciddiyete döndüğü an, Şerif Yüzbaşıoğlu Orkestrası’yla yan yana durduğu zamanlardır. Sene 1970 olsa gerek…

Takip eden sene de Mazhar Alonson ve Fuat Güner ile tanışır. O sıralar ikili Anadolu yakasında oturmaktadır.

Üçlünün kurduğu Kaygısızlar bu dönemin bir yansımasıdır.

Hemen düzeltelim: Kaygısızlar salt bu üçlüden oluşmaz. Fuat Güner, Ender Arol (davul) ve Semih Oksay’dur (bas gitar) asıl kurucular. Tarih 1965’tir.

Yolda, The Beatles’ın Rubber Soul albümünü satın alan Mazhar Alanson ile karşılaşan Fuat Güner, albümü beraber dinlemeyi önerir. Dinlerken akorları çıkarmakla uğraşır Fuat Güner. Mazhar Alanson da şarkıları mırıldanmakla meşguldür. Onun yorumu dikkatini çeker ve gruba katılmasını teklif eder.

Kaygısızlar adını alan grup The Beatles, The Rolling Stones ve Crosby, Stills & Nash şarkılarını yorumlar başlarda.

Küçük Moda Gazinosu’nda sahne aldıkları dönemde Arda Uskan (gazeteci) tarafından Erdek’e davet edilir.

Fuat Güner’in evden kaçarak katıldığı bu yaz konserleri sayesinde cepleri biraz para görür.

Bu esnada baterist Ender Arol’un yerine Ali Serdar, bas gitarist Semih Oksay’ın yerine Sadık Kuyaş katılır.

1967’nin sonlarında Moğollar, Durul Gence Orkestrası, Erkut Taçkın gibi dönemin önemli isimlerinin önünde çalmaya başlarlar. Sonra yolları Barış Manço ile kesişir.

Manço ve Kaygısızlar, 1968 yılının ortalarında birlikte konser verirler.

Birkaç konser sonrası bir 45’lik için çalışmaya başlarlar. James Brown bestesi “I’ll Go Crazy” ile anonim bir türkü olan “Kızılcıklar”ın bulunduğu bir plak yayınlanır.

Yıl sonunda Manço ve Kaygısızlar Paris’e giderler. Burada iki şarkı kaydedilir: “Fairground” ve “Susanna”. Ancak bu iki şarkı plak olarak yayınlanmaz. Barış Manço’nun tek filmi olan Baba Bizi Eversene‘de ve 1980’de çıkan toplama albüm Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’da yer alır sadece.

Aradan zaman geçer, Sadık Kuyaş gruptan ayrılır. Özkan Uğur grubun tek bas gitaristi olur.

Ses Dergisi 10 Şubat 1986 sayısı kapağı.

Grup bir süreliğine dağılınca Özkan Uğur, Aydın Çakuş ve Nur Yenal ile birlikte Ter grubunu kurar ve o dönem kendi grubunu dağıtmış Erkin Koray ile birleşir; 1972 yılında “Hor Görme Garibi” ve “Züleyha” şarkılarının olduğu 45’liği çıkarır.

Barış Manço’nun askerden dönmesiyle Özkan Uğur, tekrar Kurtalan Ekspres’e döner. 1973-1974 yılları arasında bu grupla çalışır. 2 plak kaydında yer alır.

1974 yılında ise gruptan ayrılır. Eski arkadaşları Mazhar – Fuat’ın hazırladığı stüdyo albümünde bas çalar.

Sonrası zaten bizim rüya olsa inanmayacağımız insanlarla kurduğu hikâyelerle gelişir. Özkan Uğur 1974 yılında Kurtalan Ekspres’ten arkadaşı Murat Ses ile bir süre Edip Akbayram’ın Dostlar Orkestrası’nda yer alır. Ardından Ersen ve Dadaşlar grubuna Taner Öngür’ün yerine bas gitara geçer. Üç 45’likten sonra dönemin siyasi koşulları nedeniyle Ersen Dinleten ile Dadaşlar’ın yolları ayrılır. Özkan Uğur bir süre daha Dadaşlar’da kalır. Selda ve Dadaşlar adıyla çıkan albümde bas gitar çalar. 1976 yılında Seyhan Karabay ve Kardaşlar grubunun bir 45’liğinde yer alır.

Ve 1976’da, yine Fuat Güner ve Mazhan Alanson ile İpucu Beşlisi’ne geçer.

Bir 45’lik yayımlayıp, Seyyal Taner ile çalışırlar.

Grubun dağılmasıyla 1978 yılında Galip Boransu ve Cengiz Teoman ile Grup Karma’yı kurar.

Bu grup ile katıldıkları 1978 Türkiye Eurovision elemelerinde bestesi Galip Boransu’ya ait “İmkânsız” adlı şarkıyla dördüncü olur.

1980’lerin başında Özkan Uğur, Mazhar Alanson ve Fuat Güner, ünlü isimlerin de arkasında çalıp para biriktirirler.

MFÖ Grubu ( Fuat Güner – Özkan Uğur – Mazhar Alanson )

Karam Şarkısını Adeta Baştan Yarattı

1980-1983 tarihleri arasında Fuat Güner’le birlikte, Ferhan Şensoy’un Şahları da Vururlar ve Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı adlı oyunlarında müzisyen ve oyuncu olarak yer alır.

M.F.Ö. olarak görünmeleri için 1984 yılına kadar beklemeleri gerekir.

Özkan Uğur, M.F.Ö.’de bas gitar çalarken, aynı anda inanılmaz zor derecedeki vokalleri tenor ses rengi ile başarıyla icra eder. Ayrıca hiçbir anlama gelmeyen sözlerle yaptığı şarkılar da bulunur.

Bunlardan belki de en çarpıcı olanı Hakan Peker’in Karam’ıdır. Bu şarkı bir Margiritis Vaios bestesidir. Murat Başaran ile Feyyaz Kuruş söz yazarlar bilinen bu şarkıya. Ancak Hakan Peker yine de bir şeylerin eksik olduğunu hisseder. Ve Özkan Uğur’u arar.

Stüdyo Özkan Uğur’un kaldığı yere yakındır. O da üşenmez ve stüdyoya gider. Peker, şarkıyı dinletir ve “Abi, bir şeyler eksik” der.

Özkan Uğur, kendinden ne istendiğini sorar. Aldığı yanıt şaşırtıcıdır: “Bir şeyler uydur abi.”

Özkan Uğur’un şarkıya uydurduğu ‘şey’ o yılın bombası (!) olur. Hatta o yılla sınırlı kalmaz. Cep telefonu furyası başladığında nice telefon onun bu girişte söylediği ‘anlamlı’ sözlerle çalar zır zır.

Tbwa İstanbul ajansı çalışanları yılbaşı partisi düzenledi. Partide sahneye Mazhar- Fuat-Özkan (MFÖ) grubu çıktı.

Grupta Solo Albümü Olmayan Tek Kişi

Her grup eninde sonunda dağılmak için kurulur. Zira hem insani arzu hem de sistem bunu dikte eder.

Nitekim M.F.Ö. de zamanla çatlar. Resmen deklere edilmese de dağılır aslında. Ve herkes zaman zaman ortak hareket etseler de kendi yolunda gitme kararı alır.

Özkan Uğur, grup üyeleri içinde solo albüme sahip olmayan tek kişidir. Ama solo şarkıları vardır. İlk yayınladığı solo şarkı Karışık Pizza filminin müziği “Maksat Muhabbet Olsun”dur. G.O.R.A. filmi için yazdığı “Olduramadım” da kendisinin bir klibe de sahip olan ikinci şarkısıdır.

Özkan Uğur her yere yetişmeye çalışan, her yaptığında iyi olmayı amaç edinen, onca şana şöhrete rağmen amatör kalmayı başaran ve karşısındaki kişiye kendini ifade etme fırsatı sunan biridir. Bu hoşgörü çoğu şöhretin bir maske gibi taşıdıkları hoşgörüden farklıdır. Zira Özkan Uğur samimi ve sahihtir. Diğerleri ise sahte!

Özkan Uğur, müzik dünyasında birçok ismin albümlerinde vokallerde yer alır. İçlerinde Sezen Aksu, Tarkan, Aşkın Nur Yengi de vardır, Nev, Yavuz Çetin, Baba Zula, Ayhan Sicimoğlu ve Asya da…

Sezen Aksu’nun “Dert Faslı” şarkısının bestecilerinden biridir mesela. Ayşegül Aldinç’in “Bir Kız”, “Ne Güzel”, “Nenni” isimli parçalarının müzikleriyle, Sertab Erener’in “Kera” ve Yavuz Çetin’in “Fanki Tonki Zonki” parçalarının sözleri de ona aittir. En son 2016 yılında DMC’den “Aynada” single’ını çıkartmıştır.

Türk Pop Müziği’nin efsanesi MFÖ, Harbiye Açıkhava’da sahne aldı.

Biraz Hoppa, Biraz Yırtık, Ama Utangaç

Özkan Uğur, hastalığına yenik düşmediği son dönemlerinde geride kalmayı ve acısını kendine saklamayı seçer. Bu müthiş bir olgunluktur.

Benzer şekilde ailesini de vitrine taşımaz.

O ele avuca gelmeyen, biraz hoppa, biraz ‘yırtık’ görünümün altında utangaç biri vardır aslında. Evet, evet; utangaç biri.

Her ne kadar Jim Morrison gibi seyirciye sırtını dönerek şarkı söyleme teşebbüsünde bulunmasa da onun tam kendi olabilmesi için ortamdaki samimiyete inanması gerekir.

Bunca sevilen, hemen hemen her kesimin kucakladığı ve daima vitrinde olan birinin utangaç olması, bugünün ifşa dünyası için pek anlaşılır olmasa gerek.

Özkan Uğur, yaşadığı süre boyunca takdir edilmiş biridir, doğru. Ancak eksik. Asıl önemi, aramızdan ayrılışının üzerinden yıllar geçtikçe anlaşılacak oysa. Bugünün kulağına, bugünün gözüne hitap etmeyen nice eseri, tüm zamanların gönlüne karşılık gelecektir.

Özkan Uğur’u gittiği için ‘iyi bilmedik’ aslında. İyi olduğu için sadece onu onayladık. Sıra takdire gelecek elbette… Onun için de biraz zamana ihtiyaç var galiba.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com