Hollywood Reporter, yönetmen Martin Scorsese'nin en iyi 10 filmini seçti.
Hollywood Reporter, ‘Dolunay Katilleri’ filmi cuma günü gösterime giren 81 yaşındaki Amerikalı yönetmen Martin Scorsese’nin en iyi 10 filmini seçti.
GOODFELLAS (SIKI DOSTLAR)
Sıkı Dostlar’da, Henry Hill adında bir gangster, Jimmy Conway ve Tommy De Vito adlı iki arkadaşıyla birlikte bir soyguna kalkışır. Gözleri daha yukarıda olan iki arkadaşı soyguna katılan diğerlerini öldürür ve mafya içinde yükselmeye başlarlar. Bu durum Henry’i olumsuz etkilemiştir ve bu konuda bir şeyler yapması gerekmektedir.
Martin Scorsese’nin başyapıtlarından biri olan Goodfellas, 1991 yılında 6 dalda Oscar’a aday gösterilmiş, en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Joe Pesci’ye ödül kazandırmıştı. Film gerçek bir hikayeden alındı.
THE DEPARTED (KÖSTEBEK)
Köstebek, mafya ve polis teşkilatı arasında geçen savaşı anlatıyor. Uzun yıllardan beri mafya tarafından, polis teşkilatına sızmak üzere yetiştirilen adamlar teşkilatta son derece iyi pozisyonlardadır. Aynı şekilde polisin aynı amaçla yetiştirdiği adamları da mafya içinde cirit atmaktadırlar. Ancak vakit her şeyin açığa çıkma vaktidir. Her iki cephede de köstebeklerin var olduğu anlaşıldığında söz konusu köstebeklerin ölümle burun buruna gelecekleri koşturmaca ve macera başlayacaktır. Film dört dalda Oscar sahibi.
RAGING BULL (KIZGIN BOĞA)
Kızgın Boğa orta siklet bir boksörün kariyer hırsının, boksörün hayatına olan etkilerine odaklanıyor. Her zaman en iyisi olmak için kendine zarar verecek derecede korkutucu bir hırs barındıran boksör Jake La Motta, bu agresifliğini sadece ringde rakipleri üzerinde değil; ring dışındaki özel hayatına da taşıyor. Bu nedenle zamanla kariyerini kendi elleriyle un ufak ederken yakın çevresini de yavaş yavaş kaybediyor.
Bu yükseliş ve düşüş hikayesini, bizlere boksörün kendi sesinden anlatan siyah-beyaz film, usta yönetmen Martin Scorsese imzalı ve özellikle başroldeki Robert De Niro başarılı performansıyla Akademi Ödülleri’nde Oscar’ı kucakladı.
THE WALF OF WALL STREET (PARA AVCISI)
Para Avcısı, gerçek bir yaşam öyküsünü konu ediyor. Jordan Belfort 24 yaşında genç ve hırslı bir adamdır. Para kazanma arzusuyla Wall Street borsasında önce komisyoncu ve ardından Stratton Oakmont adında bir yatırımcı firmasında zengin olmak için her şeyi yapmaya hazır bir CEO olur. 90’ların en hızlı günleridir ve New York işlem salonunda her şey olabilmektedir. Önemsiz tahvillerle birçok yatırımcıyı aldatarak, Belfort kısa zamanda bir para makinasına ve aynı zamanda bir harcama makinasına dönüşür. Bir günde hesapları milyon dolarlarla doldururken o gece hepsini aynı hızda harcayabilir. Bu karakterin hayatındaki her şey abartılı bir şekilde devam ederken, çöküş ise çok uzakta değildir…
Filmin başrolünde Leonardo DiCaprio yer alırken kadroda Jonah Hill, Kyle Chandler ve Jean Dujardin kendisine eşlik ediyor.
CASINO
Casino’da Ace Rothstein renkli gece hayatı ve kumar çılgınlığıyla ünlü olan Las Vegas’ın kumarhanelerinden birini yöneten bir işletmecidir. Rothstein bu işe başladığı günden bu yana işini düzgün yapıp güvenilirliğini korumaya ve kumarhane sahipleriyle arasını iyi tutmaya çalışmıştır. Ta ki yakın bir arkadaşı olan Nicky işlerde ona yardımcı olmaya başlayana kadar…
Bu açgözlü ve eğlence düşkünü adam yüzünden başarılı iş hayatı tepetaklak olma yolunda giden Ace, aşık olduğunda işler iyice yolundan çıkacaktır.
Filmin başrollerinde Robert de Niro, Sharon Stone ve Joe Pesci bulunuyor.
TAXI DRIVER (TAKSİ ŞOFÖRÜ)
Taksi Şoförü, Vietnam savaşının izlerini henüz atamayan bir askerin, geceleri taksi şoförlüğü yaparak gördüğü kirli ve adaletsiz dünyaya uyum sağlamayı reddetme hikayesini anlatıyor.
Film, Robert De Niro’nun canlandırdığı Travis Bickle karakteriyle kültleşmiştir.
AGE OF INNOCENCE (MASUMİYET ÇAĞI)
Edith Wharton’un 20. yüzyılın başlarında New York’ta geçen romanından uyarlanan film, Newland Archer’ın (Daniel Day-Lewis) May Welland (Winona Ryder) ile evliliğini anlatıyor.
CAPE FEAR (KORKU BURNU)
Sam Bowden (Nick Nolte) hayatını kanuna vermiş, Atlanta’da yaşamakta olan bir avukattır. Karısı Leigh ve liseye giden kızı Danielle ile birlikte sakin bir hayat süren Sam’in hayatı kabusa dönüşmek üzeredir çünkü 14 yıl önce avukatlığını üstlendiği Max Cady (Robert De Niro), hapisten çıkmıştır ve intikam için hazırlanmaktadır. Max Cady bir tecavüzle suçlanıyordu ve okuma yazması da yoktu. Sam eline Max’i hapisten kurtaracak bir belge geçmesine rağmen yine de bunu kullanmaz ve Max Cady hapse girer. Ancak hapisten çıktığında artık farklı bir insan olmuştur. Okuma yazmayı öğrenmiş, hukuk kitapları okumuş ve intikam için iyice bilenmiştir. Önce küçük tehditlerle başlayarak, sonra gittikçe sertleşen yöntemlerle intikam peşinde koşmaya başlamıştır. Sam Bowden, ailesini bu psikopatın tehditlerinden kurtarmak zorundadır.
AFTER HOURS (SAATLER SONRA)
New York’ta keyifli ve lüks bir yaşam süren bilgisayar programcısı Paul Hackett, bir kafede tanıştığı Marcy’yle akşam için randevulaştığında Manhattan’ın varoşlarında onu bekleyen gece macerasından henüz habersizdir.
KILLERS OF THE FLOWER MOON (DOLUNAY KATİLLERİ)
Dolunay Katilleri’nde, Osaga cinayetleri ve FBI’ın doğuşu konu ediliyor. 1920’lerde, Oklahoma’daki Kızılderili birliği olan Osage’in üyeleri, petrolün kendi topraklarının altında olduğunu keşfeder. Artık varlık içinde olan üyeler, şoförlü araçlara binmeye, konaklar inşa etmeye, çocuklarını Avrupa’ya okumaya göndermeye başlar. Ancak bu zenginlik, birçok cinayeti de beraberinde getirir. Gün geçtikçe artan cinayetleri araştırmaya kalkanların sonu da ölüm olur. Ölenlerin sayısı yirmi dördü aştığında ise davaya FBI atanır. Henüz kurulma aşamasında olan FBI’a bağlı olan bir dedektif gizemli cinayetlerin sırrını çözmek şehre gelir. Dedektif, ele aldığı dava için büroda bulunan Amerikalı Kızılderili dahil olmak üzere gizli bir ekip kurar. Bölgeye sızmayı başaran ekip, soruşturmaya devam ettikçe yaşanan vahşetin arkasında korkunç bir sır olduğunu keşfeder.