İBB seçimleri öncesinde Öcalan'ın mektubunu okuması ile gündeme gelen akademisyen Ali Kemal Özcan görevinden uzaklaştırıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) seçimleri öncesinde PKK lideri Abdullah Öcalan’ın mektubunu okuması ile gündeme gelen Munzur Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Ali Kemal Özcan görevinden uzaklaştırıldı.
Özcan, hakkında “terör örgütü liderini övmek” iddiasıyla yapılan ihbar üzerine hakkında adli ve idari soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Rudaw’ın haberine göre, hakkında adli ve idari işlem başlatılan Özcan, Abdullah Öcalan üzerine yazdığı kitapların yanı sıra 2019 yılında İstanbul seçimleri öncesinde “Öcalan’ın kamuoyuna duyuru” açıklamasını kamuoyuyla paylaşmasıyla gündeme gelmişti.
Özcan hakkında “terör örgütü lideri övmek” iddiasıyla yapılan ihbarın ardından Tunceli Emniyet Müdürlüğü’nde ifadeye çağrıldı.
‘UZAKLAŞTIRMA KARARI VERİLDİ’
Hakkında başlatılan adli ve idari soruşturmayı doğrulayan Prof. Dr. Ali Kemal Özcan, “Hakkımda ihbar olduğu gerekçesiyle emniyete çağrıldım. Orada savunmamı yaptım. Rektörlük de soruşturmanın selameti açısından tedbiren hakkımda görevden uzaklaştırma kararı vermiş ve karar bugün tarafıma tebliğ edildi” dedi.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
‘TEHLİKELİ OLDUĞUNU BİLEREK GELDİM’
Ali Kemal Özcan, şunları söyledi:
“Ben, 2005 yılında Tunceli’de henüz üniversite yokken Türkiye’ye geldim. Öcalan üzerine akademik çalışmalar yapmış biriyim. Ben, şiddetle siyaseti bir daha geri dönmemek üzere birbirinden uzaklaştırmak gibi zor bir işle uğraşacağımı bilerek Türkiye’ye geldim. Yani barış işinin savaştan çok daha zor ve bir o kadar da tehlikeli olduğunu bilerek geldim. Üniversite işi ondan yaklaşık 5 sene sonra önüme geldi. Remzi Kartal ile de 2 sene önce yurtdışında 8 saate yakın görüştüm. Bunları da yaklaşık 2 ay önce X hesabımdan paylaştım zaten. Onlar, Öcalan’ın içeride ölümünü bekliyorlar. Çünkü Öcalan içeride ölürse Türk-Kürt ilişkileri sorununu çözecek ikinci bir kişi bulamazlar. Onlar da bu sorunun çözülmesini istemiyorlar. İyi olan taraf devletin en tepesi ile örgütün en tepesi hala çözüm istiyor ancak yol bilmiyorlar. Bilmeyince de çözüm bulamıyorlar. Eğer hakiki derin bir devlet aklı ortaya çıkmaz ise, Türk-Kürt ilişkilerinin çözümsüzlüğü bu devleti tümden yok etmeye götürebilir. Yani önce Türk-Kürt bölünmesi, sonra yok oluş…”