Elazığ'da 'yüksek güvenlikli' cezaevinde 'eliyle koymuş gibi' KHK'lı askerleri bulup şişleyen ülkücü mafya Gültekin Alan, "Ömer Halisdemir'in intikamını almak için buradayız" demiş. Alan'ın geçmişi, yaralan astsubayın Halisdemir'le ilişkisi gibi detaylar düşünülünce, saldırının "planlı" olduğu izlenimi doğuyor.
Elazığ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde KHK’lı askerler ile 2 siyasi mahpusa Gültekin Alan tarafından yapılan şişli saldırının yankıları devam ediyor.
Son olarak Yeşil Sol Parti milletvekilleri Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Serhat Eren, saldırıyı TBMM gündemine taşıdı ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a ‘sıkı güvenlik önlemleri alınan bir cezaevinde böyle bir olayın nasıl meydana geldiğini’ sordu.
Saldırıya uğrayan KHK’lı üsteğmen Mennan Yeşilbaş’ın eşi A. Yeşilbaş’ın Kronos‘a verdiği bilgilere göre, Gültekin Alan 6 Ağustos 2023 tarihinde gece saatlerinde kalp rahatsızlığı yaşadığını iddia ederek hastaneye sevkini istiyor. Diyarbakır Barosu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi’nin hazırladığı rapor da bu yönde.
Eldeki bilgilere göre, tedavi sonrası 7 Ağustos 2023 tarihinde gece saat 03.00 sıralarında cezaevine getirilen Alan, gardiyanları etkisiz hale getirerek kapıları açmaya yarayan demirkolu alıp 2 KHK’lı askere ve 2 siyasi mahpusa saldırıyor.
Karnından ve kollarından şişle yaralanan KHK’lı üsteğmen Mennan Yeşilbaş’ın sağlık durumu iyi. KHK’lı astsubay H.A.’nın tedavisi ise hastanede devam ediyor.
ASIL HEDEF KİMDİ, NEDEN ÖLDÜRÜLMEK İSTENDİ?
Saldırı hakkında soruşturma başlatıldığı avukatlar tarafından açıklandı ama ‘resmi bilgiler’ henüz elimizde yok. KHK’lı askerler ile sol gruplarla ilişkilendirilen 2 siyasi mahpusun daha aynı saldırıda hedef olmasının nedeni neydi? Asıl hedef kimdi?
İhraç üsteğmen Mennan Yeşilbaş’ın adı -eşinin basına yaptığı açıklamalar nedeniyle- olayda ön plana çıktı ama iddialara göre saldırıda asıl hedef Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan ihraç edilen astsubay H. A. idi.
Eldeki bilgilere göre H.A.’nın kilitli olmayan odasını demir kol ile açan saldırgan Gültekin Alan ve yanındaki Fatih adlı diğer adli mahpus, H.A.’yı rehin aldı. Yine bize ulaşan bilgilere göre, iki saldırgan ihraç astsubay H.A.’yı “Yavaş yavaş yapacağız, en az yedi saat boyunca burada kalacağız, Haber Türk’ü aç bu olay haberlere çıkana kadar buradayız…” diye tehdit etti. “Ben öldür demeden öldürme, kan kaybediyor, ölür şimdi” şeklindeki ifadeleri de rapora yansıdı.
ÖMER HALİSDEMİR HAYATINI KURTARMIŞTI, ONUN ÖĞRENCİSİYDİ
Peki KHK’lı astsubay H.A. neden hedef seçildi? “Biz derin devletin adamıyız” diyen saldırganlar ihraç astsubayı neden öldürmek istedi?
Astsubay H.A., 15 Temmuz darbe girişimi gecesi, Ömer Halisdemir’in ayağına ateş eden asker olarak mahkeme kayıtlarına geçti. Halisdemir davasında 28 kişiyle birlikte yargılanan H.A. müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bu arada son derece önemli bir ayrıntıya dikkat çekelim: H.A. aslında Ömer Halisdemir’in iki kere hayatını kurtardığı eski bir öğrencisi… Yani birbirlerini yakından tanıyan ve seven iki arkadaşlar… Bu konuya döneceğiz.
Devam edelim.
Saldırgan Gültekin Alan’ın infaz girişimi sırasında H. A.’ya “Ömer Halisdemir’e sen mi ateş ettin, kim ateş etti, adı neydi? İnsanlar devlete hıyanet ederler, sadece hapis cezası mı olur bunun cezası?” diye tehdit ettiğini, ayrıca “Biz devlete isyan etmiyoruz. Ömer Halisdemir’in intikamını almak için buradayız” dediğini biliyoruz. H.A.’nın, Ömer Halisdemir’i ayağından vurduğuna dair başka ifadeler de mevcut.
Ömer Halisdemir’in ağabeyi Soner Halisdemir’in 15 Temmuz 2020’de verdiği bir röportajda, “Abimin o gece görevi sadece Semih Terzi’ydi. Sadece beylik tabancısı vardı. Uzun namlulu silah yoktu. 28 kişilik gelen grubun içerisinde, iki kere hayatını kurtardığı H. isminde öğrencisi de vardı. Keskin nişancı. Ağabeyim daha önce onu fark ediyor ve ‘Elini tetikten çekme, sakın ateş etme’ diyor. Semih Terzi’yi o kadar koruyorlar ki karargaha girmek üzere oldukları için bir gevşeklik oluyor. Semih Terzi’nin üzerinde çelik yelek var. Kafadan-göğüsten vuruldu diyorlar, hayır. Çelik yeleğin boşluğundan, ciğerden sıkıyor 4-5 metre mesafeden iki tane. Ağabeyim ondan sonra kimseyle çatışmıyor. Daha sonra bağırıyor; ‘Zekai Paşa’nın emriyle’ diye. Daha sonra koşarken, ‘Sakın ateş etme’ dediği öğrencisi kendisine ilk kurşunu sıkıyor. Bunlar ifadelerde var.” diyor.
Soner Halisdemir’in bu ifadeleri, olayın tam olarak nasıl gerçekleştiğine dair kesin ve objektif bir bilgi olmasa da (Zekai Aksakallı’nın talimatıyla hazırlanan ÖKK Tahkikat Raporu’nda farklı anlatılıyor) önemli. Çünkü asıl hedefin astsubay H.A. olduğunu iddiasını güçlendiriyor.
KHK’LI ASKERLER VE AİLELERİ CAN GÜVENLİĞİ ENDİŞESİ YAŞIYOR
Öte yandan gözden kaçırılmaması gereken başka bir nokta daha var. O da şu; Elazığ 1 Nolu F Tipi Cezaevinde sadece 2 KHK’lı asker değil, birçok ihraç asker var. Bu nedenle saldırı sonrası askerler ve aileleri can güvenliği endişesi taşıyorlar.
Ne ana akım medyanın ne de yerel gazetelerin bu öldürme girişimini görmemesi ve AKP hükümetinin açıklama yapmaması endişenin boyutunu artırıyor. KHK’lı askerler de diğer mahpuslar gibi haklı olarak cezaevi yönetimine ve Adalet Bakanlığı’na güvenmiyorlar.
Hatta bazı avukatlar, başka askerlere infaz girişimi yapılmasından endişe ediyorlar. İş mafyaya ihale edilmiş olabilir.
KIZILIRMAK ÇETESİNİN LİDERİ: GÜLTEKİN ALAN
Dönelim saldırgan Gültekin Alan’a. “Ben derin devleti temsil ediyorum” diye bağırarak KHK’lı askerlere saldıran Gültekin Alan (52) ‘profesyonel tetikçi’ olarak tanımlanan MHP’li bir çete lideri.
Sedat Peker, Alaattin Çakıcı ve başka birçok MHP’li ülkücü mafya liderleriyle yakınlığı ile bilinen Ahmet Tekin Baykal’ın “cinayet, ortadan kaldırma” işlerini Gültekin Alan’ın yönettiği Kızılırmak çetesi yaptığı iddia ediliyor. Tokat çevresinde Kızılırmak mafyası olarak da tanınıyorlar.
Gültekin Alan, Özgecan Aslan’ın katili Suphi Altındöken’i Adana Kürkçüler Cezaevinde öldürdüğünde koğuş arkadaşlarından biri Ahmet Tekin Baykal’dı. Baykal, 2000’li yıllarından başında Ege Bölgesinde cinayet, adam yaralama, gasp, çek-senet tahsilatı, kumar, tefecilik ve şantaj gibi birçok suça adı karışan bir çete lideri. 70 yıl hapis cezasına çarptırılmış bir isim.
Gültekin Alan, Suphi Altındöken’i, havalandırmaya çıkarken tuvalete gidip aldığı tabancayla öldürüyor. Alan, kapıdaki gardiyanın başına tabancayı dayayarak Suphi Altındöken ve babası Necmettin Altındöken’e evrak imzalatacağını söyleyerek ölüm tehdidiyle kapıları açtırıyor, ardından Suphi Altındöken’i öldürüyor, babasını da yaralıyor.
50 YILDAN FAZLA CEZA VERİLDİ
Tokat’ta merkeze bağlı Emirseyit Beldesi’nden olan ve 21 yıldır çeşitli cezaevlerinde yatan Gültekin Alan’ın cinayet, sahte para, suç örgütü kurma gibi çeşitli suçlardan dolayı toplamda 50 yıl hapis cezası bulunuyor. Özgecan Aslan’ın katilini öldürdüğü için ise ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 29 yıl 9 ay daha ceza aldı.
“CEZAEVİNDE EN BÜYÜK CEZA, BİRİNE ÖLÜM KORKUSU VERMEKTİR”
Alan, sırasıyla Zile, Tokat, İzmir, Adana F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kaldı. Özgecan Aslan’ın katilini öldürdükten sonra önce Diyarbakır’a, sonra da yüksek güvenlikli Elazığ Cezaevi’ne sevk edildi. Gültekin Alan, Altındöken’i öldürdükten sonra mahkemede yaptığı savunmada “Cezaevinde en büyük ceza birisine ölüm korkusu vermektir. Öldürmek kastıyla ateş etmedim demişti” ama Ahmet Suphi Altındöken’e kamera kayıtlarına göre 13 saniyede kurşun yağdırmıştı.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
SEDAT PEKER VE SONER HALİSDEMİR’İN YAKINLIĞI…
Önemli bir ayrıntı daha var… Ömer Halisdemir’in kardeşi Soner Halisdemir’in mafya lideri Sedat Peker ile olan yakınlığı… Sedat Peker, Elazığ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde öldürülmek istenen astsubay H.A.’nın Ömer Halisdemir’in öğrencisi olduğunu bize aktaran Soner Halisdemir hakkında, 22 Mayıs 2019’da şöyle demişti:
“Kıymetli dostlarım şehit Ömer Halisdemir kardeşimizin kardeşi olan Soner Halisdemir’in şehitlerimizin hatıralarını yaşatmak ve de vatan sevgisi ruhunu yeni nesillere aktarmak için kurduğu Vatan Yıldızları Vakfı’nın ilk organizasyonuna şehit ailelerimiz ile beraber iştirak ettik… Soner Halisdemir’e konuşmasında şahsım ile ilgili söylemiş olduğu tüm güzel sözlerden dolayı tüm kalbimle teşekkür ederim…”
Parçaları birleştirince ortaya daha önce benzerlerini defalarca gördüğümüz asker, polis, istihbarat ve mafyanın ortak hareket ettiği bir saldırı ve öldürme girişimlerinden biriyle daha karşı karşıya olabileceğimiz sonucu çıkıyor.
Adil yargılanmayan, bir kısmi itibarı ile yargılanmaları bile gerekmeyen asker ya da siyasi mahpuslara yönelik bu eylemlerin peşini bırakmamak ve gündemden düşürmemek gerekiyor.