Selahattin Demirtaş’tan Ahmet Telli’ye, Cahit Berkay’dan Nur Sürer’e, Müge İplikçi’den Vedat Sakman’a 500 aydın ve sanatçı, Özgür Sanatçılar Meclisi’nde örgütlenme çağrısı yaptı: Yurttaşların piyon değil aktör olduğu bir ülkede yaşamak istiyor, bunu talep ediyorum.
TÜİK’in sinema ve gösteri sanatları istatistiklerine göre, Türkiye genelinde sinema salonu sayısı 2021’de, bir önceki yıla yüzde 11,1, sinema seyircisi yüzde 27,9 azaldı. Tiyatro salonu sayısı 44,4 azalırken, tiyatro salonu koltuk sayısı yüzde 41,8 azaldı. Tiyatro seyirci sayısı yüzde 84,1 azaldı. Tiyatro salonlarında sahnelenen gösteri sayısı yüzde 78,8 azaldı. Opera ve bale seyirci sayısı yüzde 94,5 azaldı.
Böyle uzayıp giden listeye konser ve festival yasaklarını, sanatçılara açılan davaları, verilen hapis cezalarını, tiyatrolara artık verilmeyen devlet desteklerini, sansürlenen kitapları da ekleyelim.
‘Özgür Sanat Meclisi’ adıyla çağrı yapan sanatçılar sorunlarını konuşmak, çözüm yolları arayıp bulmak için Kadıköy Müze Gazhane’de bir araya geldi.
SİSTEMİN ENKAZA ÇEVİRDİĞİ YAŞAM ALANLARIMIZ İÇİN
Selahattin Demirtaş, Ahmet Telli, Feryal Öney, Cahit Berkay, Ahmet Ümit, Nur Sürer, Müge İplikçi, Pelin Batu ve Vedat Sakman’ın da aralarında olduğu 500’ün üzerinde aydın ve sanatçının imzasıyla yayınlanan çağrı metninde “Sanat disiplinlerinin ve sanat üreticilerinin özgür yaratım alanlarına kavuşması için… Sistemin enkaza çevirdiği yaşam alanlarımızı savunmak ve sağaltmak için… Bir kere daha geç kalmamak için…” denildi.
Sorunların çözümü için sanatçılara örgütlenme çağrısı yapılan toplantıda Karşı Sanat koordinatörü Feyyaz Yaman, “Bu esasında bir davet değil, hepimizin içinde oluşan bir duygudaşlığın kendiliğinden bir araya gelişi olduğuna inanıyorum. Çok doluyuz, çok şey biriktirdik, çok fazla sessiz bıraktırıldık. Ancak bütün bunların ötesinde de söyleyeceklerimizi gündeme dayatmanın eşiğindeyiz” dedi.
FEYYAZ YAMAN: ŞİMDİ DE KENTİN UZAKLARINA SÜRÜLMEYE ÇALIŞIYORUZ
Seçim dönemini hatırlatarak, önlerinde zorlu bir görev durduğunu söyleyen Yaman, “Hak ve özgürlüklerimizi talep etmediğimiz sürece onlara sahip olamayacağımızın bilincindeyiz. Bunun için bir araya geldik. Her zaman beraber bir şeyler yapmaya çalıştık. Kent meclislerinde bulunduk, kent hakları davalarında buradaki arkadaşlarımızla birlikte aynı sokaklardaydık. Sonra sokaklardan uzak kaldık. Beyoğlu’ndan sürüldük şimdi de kentin uzaklarına sürülmeye çalışıyoruz. Yine de bütün bunlara karşı gelecek, yeniden kendi öz gücümüzü hissedecek enerjiye sahip olduğumuza inanıyorum” ifadelerini kullandı.
AŞAĞIDAN YUKARIYA POLİTİK VE ESTETİK BİRLİKTELİK
Aşağıdan yukarıya politik ve sanatsal estetik birlikteliğin nasıl örüleceğinin en büyük problemleri olduğunu belirten Yaman’ın sanat alanının örgütsüzlüğüne ilişkin tespiti şöyle oldu:
“Devletin kültür politikaları dışında, özel sektörün egemenliği dışında bağımsız, aşağıdan yukarıya sivil bir örgütlenme sanat modeli geliştiremedik. Zaman zaman dernekler kurduk fakat her seferinde bir dağılmanın, bir çözülmenin eşiklerinde yok olup gittik. Aşağıdan yukarıya politik ve sanatsal bir estetik birlikteliği nasıl öreriz? Bu gerçekten en büyük problem olarak önümüzde duruyor.”
SANATIN SİYASETLE İLİŞKİSİNİN BİR BELLEĞİ VAR
Sanatın doğası gereği siyasi olduğunu hatırlatan Yaman, sanatlarını sürdürür ve özgürlükleri talep ederken bu politikten güç aldıklarına dikkat çekti.
“Sanatın siyasetle ilişkisinin, hak ve özgürlükleri talep edişinin bir belleği var. Bu belek mekânlarımızda/bedenlerimizde varlığını sürdürerek bugünlere kadar erişti” diyen Yaman, sözü ‘böyle bir belleğin hafızası’ olarak işaret ettiği yazar Eşber Yağmurdereli’ye bıraktı.
EŞBER YAĞMURDERELİ: ÖZGÜRLÜK YOKSA SANAT DA YOK
“Bugünlerde çok sık kullanılan sözcükler var. Cumhuriyetin 100’üncü yılı gibi… Türkiye hayatının en zor, en ağır dönemecinden geçiyor gibi.. Ama biz sanatçılar kendi hayatımızı hatırladığımızda şunu gayet rahat söyleyebiliyoruz ki, biz hep ağır şartlarda yaşadık. Çünkü bizler en çok ihtiyacımız olan şeye özgürlüğe hiçbir zaman kavuşamadık. Sanat özgürce yapılan bir şeydir, özgürlük yoksa sanat yapmak mümkün değildir. Yaptığınız film izleyicisine ulaşmıyorsa, yazdığınız roman poşete giriyorsa problem vardır” diyen Yağmurdereli, özgürlüklerin demokrasinin asli unsurları olduğunu hatırlattı.
PARTİLERİN PROGRAMLARINDA KÜLTÜR SANAT YOK
Özgürlüklerin ancak mücadele edilerek kazanılabileceğini, lütfedilemez olduğunu söyleyen Yağmurdereli “Siyasetin en çok konuşulduğu bu günlerde, siyasi partilerin programlarına bakın… Hiçbirinde sanatla ilgili, sanatın üretilmesiyle ilgili en küçük bir ifade yok, varsa da yasak savmak kabilinden” dedi.
Sanatçıların ve toplumun en çok düşünce özgürlüğüne ihtiyaç duyduğunu söyleyen Yağmurdereli, kazanmanın ancak hayata ağırlık koymakla mümkün olabileceğini ekledi:
“Türkiye’nin sanat alanı Sezai Sarıoğlu’nun dediği gibi hayallerimizin/ düşlerimizin mezarlığıdır. Şimdi artık hayallerimizin peşinden gitmeliyiz.”
REİS ÇELİK: YENİ İMKÂNLARIN EŞİĞİNDEYİZ
Yeni imkânların eşiğinde durduklarını söyleyen yönetmen Reis Çelik ise “Aşağıdan yukarıya politik/estetik birlikteliği nasıl öreriz, bunun gençleşmesini nasıl sağlarız? Bu, en büyük problem olarak önümüzde duruyor” dedi.
KEREM FIRTINA: ÇÖZÜMLER DEMOKRSİDEN AYRI DEĞİL
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız aynı zamanda Yeşil Sol Parti’den milletvekili adayı olan oyuncu Kerem Fırtına ise hiçbir sorunun çözümünün demokrasiden ayrı düşünülemeyeceğini söyledi:
“Yurttaşların piyon değil aktör olduğu bir ülkede yaşamak istiyor, bunu talep ediyorum. Bunun şartlarından, en başat faktörlerinden biri de temsili demokrasinin yanına katılımcı demokrasiyi eklemek. İnsanların hayatlarını etkileyen kararlarda söz sahibi olması gerektiğine inanıyorum. Bu da mutlak güçlerle donatılmış bir merkezi yönetimle değil, yerel yönetimlerin yetkilerinin genişlemesiyle mümkün.
BİR DE KAYNAK SORUNU VAR
Özgür sanat için sansürle mücadele ettiklerini, sansürün sebepten öte sonuç olduğu söyleyen Fırtına, sansürü kaldırmanın da tek başına yeterli olmayacağına dikkat çekti. Sanatçıların ekonomik açmazlarına işaret eden Fırtına, “Çünkü sanatçının bir de kaynak sorunu var. Sanatçılar, projelerini hayata geçirmek için gerekli ekonomik olanaklardan yoksunlar. Bu da tekçi zihniyetin yarattığı doğal bir sonuç. O yüzden bizlerin önce tekçi zihniyeti değiştirmesi gerek. Demokratik bir cumhuriyet olmadan özgür sanattan bahsetmek mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Özgür Sanatçılar Meclisi, düzenlediği toplantıda aşağıdan yukarıya şekillenecek sivil ve kamusal bir sanat alanı için örgütlenme çağrısını tekrarladı.