Patrik’ten 24 Nisan konuşması: ‘Kılıç artıkları’ndan bile dirilebilen bir ulus

Ermeni Soykırımı'nın yıldönümünde konuşan Patrik Maşalyan: "Çok az ulusa nasip olacak bir direnci, küllerinden dirilme maharetini, 'kılıç artıklarından' bile çoğalabilen tükenmez bir üretkenliği fark ettik."

KRONOS 24 Nisan 2021 GÜNDEM

Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan Ermeni Soykırımı’nın yıldönümü 24 Nisan için bir anma konuşması yayımladı. Maşalyan, “24 Nisan 1915’le başlayan ve etkileri bugüne dek süren sancılı süreç Ermeni Ulusu için kesintisiz bir geriye bakma (retrospection) alışkanlığı oluşturmuştur. Kolay değil, halkımızın yarıdan fazlasını eriten Büyük Felaket (Medz Yeğern), sosyal genlerimize işlemiş, nesilden nesle acının tüm tonlarıyla aktarılmış, bunun yarattığı öfke ve adalet talebi neredeyse milli bir karaktere dönüşmüştür” dedi.

“Bakın, yeni bir şey yapıyorum! Olmaya başladı bile, fark etmiyor musunuz?” (Yeşaya 43:19) ile konuşmasına başlayan Patrik, “Öyle ki, Ermenilerin, olsun diasporada olsun Ermenistan’da karşılaştıkları tüm sorunların sosyolojik analizinde Medz Yeğern mutlaka temel bir referans noktası olarak alınır. 24 Nisan bizim için şanssız bir milat olmuştur. Ermeniler zamanı ondan önce ve sonraya göre hesaplar” diye devam etti:

Patrik Maşalyan’ın konuşması şöyle:

“Elbette bu mecburi acının Ermenilerin ruh dünyasında yansıyan ağır bir faturası olmuştur. Acı çoğu kez normal bir varoluşa izin vermez. Acıyı anlamlandırmak en zor şeylerden biridir. Ancak anlamlandırmak zorundasınız. Çünkü hep yürüyecek yollarınız, yapılacak işleriniz, yükümlülükleriniz ve özlemleriniz vardır. Acı sürdüğü müddetçe dilsiz bir isyanda hapsolur, bugünü geçmişin tüm siyah tonlarıyla boyar ve nihayet kendinizi gri ve solgun bir yaşama mahkûm edersiniz. Üretkenliğin ve yeni açılımların da en büyük tıkacıdır acılar, özellikle büyük acılar.”

“AZİZ ŞEHİTLER YORTUSU”

“Geçmiş felaketlerin oluşturduğu travmaların girdabından er geç kurtulmak gerekir. Yas tutmak iyileşme süreçlerinden biri de olsa sonsuza dek sürdürülebilecek bir tutum olamaz. İşte binlerce sene önce böyle darbelerin altında inleyen ve bir türlü geçmişin kötü anılarından kurtulamayan İsrail oğullarına takındıkları karamsar tavrın yanlış olduğunu Tanrı eski peygamberlerden Yeşaya vasıtasıyla bildirdi ve onları umuda davet etti:”

“Kutsal Apostolik Ermeni Kilisemiz 2015 yılında 24 Nisan’ın üstünden 100 yıllık yas örtüsünü kaldırmış ve onu kutlamaya layık bir Aziz Şehitler yortusuna dönüştürmüştür. Bugün 1. Dünya Savaşı günlerinde hayatını kaybeden ruhban ve sivil halkımızın tüm evlatlarını anıyor ve artık azizler olarak sınıflandırıldıkları için onların şefaatini, hayır dualarını diliyoruz.”

“‘KILIÇ ARTIKLARI’NDAN BİLE ÇOĞALABİLEN ÜRETKENLİK”

“Kilisemiz 24 Nisan’ın üstünden yas örtüsünü kaldırdığında orada sadece yıkımı, göz yaşını, yitmiş hayatları değil, trajedinin basıncıyla oluşmuş insanlık elmaslarını keşfettik. Çok az ulusa nasip olacak bir direnci, küllerinden dirilme maharetini, her şeye rağmen var olma azmini ve “kılıç artıklarından” bile çoğalabilen tükenmez bir üretkenliği fark ettik. Halkımızın bugününü ve geleceğini değerlendirdiğimizde geçmişten bize kalan bu mirasla gururlanmasını da bilmeliyiz.”

“İNSANLIK İÇİN UTANÇ TARİH”

“Geçmişi hatırlamalı ve hatırlatmalıyız, ancak onu sanki daha dün açılmış şifa bulmaz bir yara olarak değil, milli ve dini gücümüzün, dayanıklılığımızın, yaşam gücümüzün ve var olma kararlılığımızın yadsınamaz kanıtı olarak görmeliyiz. 24 Nisan’ı böyle insanlık dışı olaylar tekrarlanmasın diye hatırlayacağız ve hatırlatacağız.”

“Ancak hatırlamak zorunda olduğumuz en büyük gerçek yaşadığımız coğrafyanın pek çok halkı yan yana ve iç içe var olmaya zorunlu kıldığıdır. Geçmişten gelen sorunlar bu ışık altında ele alınmalıdır. Dostluk köprüleri kurmak, kültürel ve ticari ilişkileri geliştirmek ve coğrafyayı herkesin kazanacağı bereketli bir sofraya dönüştürmek hepimizin, ama özellikle siyaset yapıcıların görevi olmalıdır. Bunun alternatifi çatışma ve savaşlarla birbirini tüketen, yoksullaşarak çoraklaşan bir coğrafyadır. Bir asır önce 1914’te politikacılar sorunların çözümünü savaşta buldular. Savaşın kaçınılmazlığına halklarını ikna ettiler. Sonuç insanlık için bir utanç tarihi oldu.”

BARIŞ VURGUSU

“Biz de öncüllerimiz olan rahmetli patriklerimiz gibi, Türkler ve Ermeniler arasında barış, dostluk ve esenlik dileklerimizi sunmaya devam edeceğiz. Üstünden 106 yıl geçmiş olayları bin yıllık ortak tarihin acı bir istisnası olarak görüp ilişkilerin ortak komşuluk ve kazanç paydalarının üstünde ivedilikle yeniden inşa edilmesini teşvik edeceğiz.”

“Komşu devletler olarak Türkiye ve Ermenistan, yakın coğrafi konumları ve bu konumun getirdiği tarihi tecrübeler göz önüne alındığında, birlikte yaşamayı kader edinmiş durumdadır. İnanıyoruz ki Tanrı’nın iradesiyle, Türk ve Ermeni ilişkilerinde kardeşlik ve sevgi ortamını daha da güçlü bir şekilde selamlayacağız.”

ERDOĞAN’I ANDI

“Biz, her iki halkın bu topraklara özgü ve geleneklerinde var olan komşuluk bağlarının, Türkiye ve Ermenistan resmi makamları arasında da canlanmasını ümitle bekleyenlerden olmayı tercih ediyoruz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı olarak Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu vesileyle mesajlar yayınlayan yegâne devlet büyüğü oldu. Bu mesajlarda acımızı paylaşan bir ruh ve sürgün döneminde hayatlarını kaybeden halkımız evlatlarının anısına dair bir saygı göze çarpmaktadır. Bize göre bu mesajları, gelecekte bir yakınlaşmaya zemin hazırlayabilen olumlu adımlar olarak değerlendirmek yerinde olur.”

ORTAK TARİH KOMİSYONU

“Keşke kendilerinin önerdiği ortak tarih komisyonu oluşturulabilseydi, en az on beş yıllık bir yol alınmış olurdu. Ermenistan ve Türkiye arasında anlaşma Protokolleri keşke hayata geçirilebilse, sınırlar açılabilseydi. O zaman Karabağ çatışmasının çözümü de farklı bir mecraya taşınabilirdi. Yine de geç kalındığını düşünmüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın Kafkasya için önerdiği altı devletli bir barış havzası oluşturma projesi bu bölgedeki halklara yüzyılın barışını getirebilir.”

“Tarafların daha titiz bir dil kullanarak ulusal onurları kırıcı ifadelerden imtina etmeleri yapıcı diyalogların kurulmasını kolaylaştıracaktır. Halkımızın acısının ve ecdadımızın kutsal anısının bazı ülkelerce gündelik politik amaçlara alet edildiğini görmek ise bizi üzmektedir. On yıllardır bu konunun parlamentoların gündemine taşınmasının yarattığı gerginlikler iki halkın yakınlaşmasına hizmet etmemektedir. Tersine hasmane duyguları kışkırtarak barışmanın gecikmesine yol açmaktadır. Öncelikle dostluk ve samimiyet köprüleri kurulmalıdır. Ancak böyle bir ortamda tarihi olayların değerlendirilmesi yapıcı ve tatminkâr olacaktır. Üçüncü taraf ülkelerin işte bu yönde teşvik edici bir katkı sunması arzulanmaktadır.”

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com