Ekonomist Daron Acemoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ekonomi programını eleştirerek Türkiye'nin 10-15 yılı kaldığı uyarısında bulundu.
Ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ekonomi programının “sorunun bir parçası” olduğunu belirterek, “Türkiye’nin teknolojiye hazırlanması, yapay zekâya hazırlanması, iklim değişikliğine, yaşlanmaya hazırlanması, dünyadaki küreselleşmenin değişimine hazırlanması lazım. Bunların hiçbirisi var mı Şimşek programında? Bir tek enflasyon, faizler. Eşitsizlik, kurumların çökmesi. Nerede bunlar? Eğer bu dönemi yine bir tek faiz arttırın, faiz düşürün söylemiyle geçirirsek bu yine treni kaçırmamız anlamına gelecek” dedi.
T24’ten Murat Sabuncu’ya koşuşan Prof. Dr. Acemoğlu, Türkiye’nin önünde 10-15 yıl kadar bir süre kaldığı uyarısında bulunarak, “Türkiye’deki ekonomi konularındaki en ana vurgunun ‘işçi ücretleri nasıl arttırılır?’ olması lazım” diye konuştu. İzlenmesi gereken iki yol olduğunu anlattı.
Murat Sabuncu’nun röportajının ilgili bölümü şöyle:
Acemoğlu’na krize sokulan Türkiye ekonomisini düze çıkarmak için göreve getirilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in programını nasıl bulduğunu soruyorum:
“Türkiye’nin teknolojiye hazırlanması, yapay zekâya hazırlanması, iklim değişikliğine, yaşlanmaya hazırlanması, dünyadaki küreselleşmenin değişimine hazırlanması lazım. Bunların hiçbirisi var mı Şimşek programında? Bir tek enflasyon, faizler. Eşitsizlik, kurumların çökmesi. Nerede bunlar? Biz bunların hiçbirine önem vermiyoruz. Bence bunlara önem vermemiz lazım ve eğer bu dönemi yine bir tek faiz arttırın, faiz düşürün söylemiyle geçirirsek bu yine treni kaçırmamız anlamına gelecek.”
Soruyorum: Hukukun ve demokrasinin olmadığı yerde ekonomiyi düzeltmek mümkün mü?
“Bir süre götürülür tabii ki, şu anda zaten bu Şimşek programı o. Faizleri arttıralım, enflasyonu düşürelim, yabancı sermayeye biraz daha tatlı görünelim. Onlar Türkiye’de yatırımda bulunsunlar. Gerideki iki üç sene içinde istihdamı biraz arttırırız, ekonominin düşmesini durdururuz, tamam. Bence bu bir çözüm değil; bu problemin bir parçası.’”
Bir diğer kritik konu. Gelir dağılımındaki büyük uçurum-eşitsizlik. Şöyle anlatıyor: Eğer Türkiye’deki gelir dağılımını iyileştirmek istiyorsanız, işçileri çalışanları korumak istiyorsanız bunun iki yolu var. Biri üretkenlik artar, verimlilik artar. İkincisi onları genelde destekleyen politikalar, örneğin eğitimleri, örneğin çalışmasını, örneğin şirketler arasındaki değişimlerini, iş değiştirmelerini kolaylaştıracak politikalar geliştirilir ki ücretler artsın, istihdam artsın. Asgari ücreti arttırarak uzun süreli ücret artışı yapamazsınız. Asgari ücreti arttırarak istihdam arttıramazsınız. Popülist dediğiniz politikalar bunlarsa bunlar hiçbir işe yaramayacak… Türkiye’deki ekonomi konularındaki en ana vurgunun ‘işçi ücretleri nasıl arttırılır?’ olması lazım.
Verimliliği nasıl arttıralım ki işçi ücretlerini arttıralım, istihdamı nasıl arttıralım? Sürekli bunlardan konuşmamız lazım. Aynı zamanda sürekliliği olan bir büyüme, sağlıklı bir büyüme olması için ücretlerin artması lazım. Ama Türkiye’deki ücret artışı ne yazık ki çok istikrarlı değil ve bunun sonucu olarak Türkiye çok eşitsiz bir ülke. Şunu yeniden vurgulamak istiyorum teknoloji trenini kaçırırsak, bahsettiğim altı akıma hazırlanmazsak bence Türkiye’nin geleceği parlak olmaz. Türkiye’nin potansiyeli çok yüksek hâlâ. Ama önünde çok kısa bir pencere var. 10 sene 15 sene. Ondan sonra yaşlanmaya başlıyoruz, ondan sonra iyice geri kalmış olacağız, ondan sonra yapay zekâ trenini kaçırmış olacağız. Bu 10-15 sene içinde doğru şeyleri yapmamız lazım.