HDP Elbistan ilçe yönetiminde görev aldığı ve vasisi olduğu tutukluya para ve giyecek yardımı yaptığı için örgüt üyesi olmakla suçlanan Elif Kısa, geçtiğimiz günlerde adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
Kahramanmaraş Elbistan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 3 Aralık 2019 tarihinde gözaltına alınan Ali ve Elif Kısa (64) çifti ile Bekir Kaya, “Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla tutuklanmıştı. Avukatların itirazı üzerine Ali Kısa 6 Aralık’ta tahliye edilmiş, ancak Elif Kısa ve Bekir Kaya tahliye edilmemişti.
Maraş’ta yaşayan, ikisi engelli dört çocuk annesi Kısa, ‘sürekli yaptığım yardımı organize gibi göstererek hakkımda suç uydurdular’ diyor. Elif Kısa bu süreçte yaşadıklarını Kronos‘a anlattı:
MAHPUSLARA PARA VE GİYECEK YARDIMI YAPMAK SUÇ SAYILDI
3 Aralık 2019 tarihinde tutuklandım ve cezaevine gönderildim. Neden tutuklandığımı bile bilmiyordum.
“İddianamede, Abdullah Hasan, Muhammed Akbaş Bibis, Kamuran Akbay, Leyla Atabay, Selver Yıldırım, Bedreddin Kaya ve Şafi Yıldırım adlı tutuklulara nevresim takımı, çorap, eşofman, havlu, ayakkabı, kese ve gömlek gibi zaruri ihtiyaçları götürmem suç olarak kabul edilmiş. Vasisi olduğum Abdullah Hasan adlı hükümlünün hesabına para yatırmam da “finansal destek” olarak nitelendirdi. “Mavi 78 kod isimli gizli tanığın verdiği ifadeler de savcılığın “finansal destek” iddiasından öteye geçemedi. Ben okuma yazma bilmem, ne organize olarak ne de tek başıma örgütsel bir suç işlemedim. İnsanlığım gereği elimden geldiğince tutuklu bulunan ailelere yardımcı olmaya çalıştım. Bir çok tutuklunun ailesi farklı şehirlerde oturuyor. Okuma yazma bilmiyorlar, Türkçe konuşamayanlar var, yol yöntem bilmedikleri için benden rica ediyorlardı, ben de sürekli ailelerin gönderdiği şeyleri cezaevine teslim ediyordum. Oysa yasal yollarla yapmış olduğum bu işlemi organize bir suç saydılar. Müdürün eliyle para ve giyecek yardımı yapmam nasıl suç olur?”
İKİ ENGELLİ ÇOCUĞUM PERİŞAN OLDU
PKK’ya organize şekilde yardımcı olduğu iddiasıyla 4 ay tutuklu kalan Kısa’nın iddianamesinde, 18 Ekim 2015 tarihinde polis tarafından düzenlen ev baskınında öldürülen Dilek Doğan’ın cenazesine katılmak da suçlamalar arasında yer aldı.
Biri zihinsel, diğeri bedensel engelli iki yetişkin çocuğu olan Elif Kısa, çocuklarımı düşünmekten aklımı kaybedecektim, dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Benim iki engelli çocuğum var. Onların yanından bugüne kadar hiç ayrılmadım. Ama tutuklandığım zaman içeride çok zor zamanlar geçirdim, çünkü aklım çocuklarımdaydı. Onlar kendi ihtiyaçlarını kendileri gideremiyor. Beni gözaltına alıp götürüldükleri an oğlum Ahmet’in attığı çığlıklar hala kulaklarımda. İki çocuğum da çok korkmuştu. O an arabadan indim, oğlumu öptüm sakinleştirdim ve tekrar arabaya bindim. Eşim serbest kalmıştı ama o benim kadar ilgilenemezdi çocuklarımla. Yemek, temizlik konusunda çok sıkıntı yaşamışlar. Büyük oğlum İsmail sürekli beni sorup duruyormuş. Dış kapımızın arkasında durup benim gelmemi bekliyormuş. Gözü sürekli kapıdaymış. Ben çocuklarımdan bu kadar uzun süre hiç ayrı kalmadım. Daha önce yine gözaltına alınmıştım ama bir hafta sonra serbest bırakılmıştım. İlk defa çocuklarımdan bu kadar uzun süre ayrı kaldım ve onları düşündükçe delirmek üzereydim. İki çocuğum ve eşim perişan oldular yokluğumda.”
“BEN YAŞLI BİR KADINIM YAPMAYIN DEDİM AMA DİNLETEMEDİM”
Elif Kısa üç erkek bir kız çocuğu annesi. İ̇ki yetişkin engelli çocuğu ve eşi ile beraber yaşıyor. Kızı ise İngiltere’de yaşıyor. Diğer oğlu Süleyman’ı ise 16 yıldır görmüyor ve ondan hiçbir şekilde haber alamıyor. PKK’nın kamplarına katıldığı haberini aldıkları oğulları nedeniyle sürekli baskı altında olduklarını ifade eden Kısa durumu şöyle özetliyor:
“Oğlum Süleyman uzun yıllar önce bizden ayrıldı ve PKK’nın kamplarına katılmış. Tabii bundan bizim haberimiz yok. Sonradan öğrendik. O günden sonra oğlumdan hiçbir şekilde haber alamadım. Ölü mü, sağ mı hâlâ bilmiyorum. Ona ulaşmayı, ondan haber alabilmeyi çok isterdim. Ne olursa olsun ben bir anneyim. Evladımın nerede olduğunu, ne durumda olduğunu bilmek isterdim ama hiçbir şekilde irtibatımız olmadı. Oğlum Süleyman’ın PKK’ya katılması nedeniyle biz ailece örgüt olarak gösteriliyoruz. Sürekli telefon tacizleri ve ev aramaları yapılıyor. Tutuklanmadan önce polisler geldi ve evin altını üstüne getirdiler. Ben yaşlı bir kadınım nolur bu kadar dağıtmayın, sonra nasıl toparlayacağım buraları, söyleyin ne istiyorsanız ben vereyim, diye yalvardım ama dinletemedim. Ev savaş alanına dönmüştü. Onlar gittikten sonra günlerce evi toparlamaya çalıştım. Hem yaşlıyım hem hasta, üstelik bakmakla yükümlü olduğum iki engelli çocuğum var. Buna rağmen bize bu zulmü yaşatıyorlar. Oğlumdan haber alamadığımı, onu yıllardır görmediğimi söylememe rağmen peşimizi bırakmıyorlar. Oğlumla görüştüğüme dair ya da PKK’ya yardım ve yataklık yaptığıma dair yıllardır tek bir delil bile bulamadılar. Bulamazlar da, çünkü irtibatımız yok. Sırf oğlumdan dolayı bize bu zulmü yaşatmasınlar.”
VİRÜS NEDENİYLE ÇOCUKLARIMI GÖREMEDİM
Çin’de başlayan ve tüm dünyaya yayılan COVID-19 nedeniyle bir süre çocuklarını göremeyen Elif Kısa o günleri şöyle anlatıyor:
“Ali virüs salgını nedeniyle çocuklarımı getirmiyordu. Onları bir süre göremedim. Zaten içeride olmak beni kahrediyordu. Üstüne bir de onları görememek eklendi. Neyse ki artık tahliye oldum ve çocuklarıma kavuştum. Dışarı çıktığımda çocuklarım elinde çiçekle beni bekliyorlardı. Ahmet bana canlı çiçek yaptırmış. İsmail beni görür görmez elime yapıştı ve hiç yanımdan ayrılmadı. Şu an hâlâ öyle. Nereye gitsem peşimden geliyor. Mutfağa gidiyorum arkamda, balkona çıkıyorum arkamda, salona geçiyorum arkamda. Bir gölge gibi beni takip ediyor. Tekrar tutuklanmamdan, evden ayrılmamdan korkuyor. Bir an bile yanımdan ayrılmıyor.
“ARTIK YETER! BARIŞ OLSUN”
Elif Kısa yaşadıklarını anlatırken hapishanede birçok kişinin bu gerekçelerle tutuklu olduğuna dikkat çekiyor. Özellikle kadınların serbest kalmasını gerektiğini ifade eden Kısa, cezaevi şartlarının kötü olduğunu ve mahpusların sağlık sorunlarının zamanında giderilemediğini söylüyor ve ekliyor:
“İçeride bir çok kişi hasta, bende hastalandım özellikle kulaklarımda büyük bir problem yaşadım. Benim ilaçlarım zamanında veriliyordu ama diğer tutuklular için aynı şey söz konusu değildi. Diğer tutukluların da bir çok hastalığı var. Bir genç kızımız vardı. Görme bozukluğu yaşıyordu. O kızımız iki yıl boyunca gözlük alabilmek için uğraşmış. Doktora gittiğinde ise doktor neden bu kadar geciktin diye sormuş. Oysa doktora gidebilmek için çok uğraşmış. Şimdi o genç kızımız ciddi oranda görme kaybı yaşıyor.
Lütfen içerideki kadınları yaşlıları hasta tutukluları serbest bırakın. Bu topraklarda yaşanan bu zulme bir son verin artık. Biz savaş istemiyoruz, barış içinde yaşamak istiyoruz. Çocuklarımıza da yazık bizlere de yazık. Ne çocuklarımız, ne askerlerimiz ölsün ne de biz annelerin yüreği yansın. Lütfen barış olsun. Biz bu ülkenin insanlarıyız. Bize farklı muamele yapmayın. Ben tahliye oldum, evet çok mutluyum ama aklım diğer arkadaşlarımda. Lütfen cezaevlerini boşaltın.”
AHMET KISA: İÇİM İÇİME SIĞMIYOR
Annesi Elif Kısa tutuklandığı günden itibaren Ahmet Kısa yaşadıkları zorlukları sosyal medya hesabı Twitter üzerinden paylaşımlar yaparak duyuruyordu. Özellikle abisi İsmail Kısa’nın çok zor günler geçirdiğini söylüyor ve annesinin serbest bırakılması için yetkililerden yardım bekliyordu. Geçtiğimiz günlerde anne Elif Kısa serbest kalınca Ahmet Kısa sevincini yine sosyal medya üzerinden paylaştı. Melek annem tahliye oldu, diyen Ahmet Kısa yaşadıklarını Kronos ile de paylaştı.
“Annem Elif Kısa ve babam Ahmet Kısa tutuklandığında çok üzülmüştüm. Ne yapacağımı bilemedim. Zihin engelli abim İsmail ile baş başa kalmıştık. Olan bitene anlam veremiyordum. Annem vasisi olduğu kişiye para göndermekle suçlu bulunuyordu. Bu parayı yasal yollarla gönderen kişi neden suçlu oluyor? Annem suç teşkil eden hiçbir şey yapmamasına rağmen tutuklandı. Babam Ahmet Kısa ise bir hafta sonra serbest bırakıldı. Ben sanatla uğraşan bir insanım. Ressamım. Bu zor günleri de yine sanatla aşmaya çalıştım. Keşke dünyaya güzellikler hakim olsa. İnsanlar savaşmayı bıraksa ve barış içinde yaşasa. Kendisinden farklı düşünen kişilere de değer vermeyi bilse. Maalesef biz sürekli bir savaş halindeyiz. Çok yorulduk. Annem ve babam ve onlar gibi nice insanlar bu zulmü hak etmiyor. Neyse ki melek annem tahliye oldu. İçim içime sığmıyor. Çok mutluyum. İlk günden itibaren yanımızda olan ve bize destek vermeye çalışan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.”