Temsilciler Meclisi’nin Trump kararı ne anlama geliyor?

SITKI ÖZCAN 19 Aralık 2019 DÜNYA

ABD Temsilciler Meclisi, uzun zamandır merakla beklenen oylamasını dün gerçekleştirdi ve başkan Trump’ı iki ayrı iddiadan ‘suçlu’ buldu. Peki bu karar ne anlama geliyor?

Bu aşamada ne anlama ‘gelmediği’ daha önemli aslında.

Temsilciler Meclisi’nin dünkü kararı, ABD Başkanı’nın görevden alındığı manasına gelmiyor. Meclisin böyle bir yetkisi yok. Dün akşam, milletvekilleri ABD Başkanı Donald Trump’ın ‘görevi kötüye kullanma’ ve ‘Meclis soruşturmasını engelleme’ suçlarını işleyip işlemediğini oyladı sadece. İki oylamada da Senato yargılaması için gerekli çoğunluğa ulaşıldı ve dolayısıyla Donald J. Trump, tarihte Temsilciler Meclisi’nin ‘yargılama’ için Senato’ya göndermeye karar verdiği üçüncü başkan oldu.

Karar bu yüzden önemli, fakat asıl kararı verecek olan Senato. Eğer Senato’da yapılacak oylamada da Trump’ın bu suçları işlediği sonucuna varılırsa, ABD Başkanı görevden alınacak. Başkanı koltuğundan etme yetkisi bu anlamda Senato’ya ait.

Yani özetle Temsilciler Meclisi, Trump’ı ‘suçlu buldu’ ve dosyasını ‘yargılanması’ için Senato’ya gönderecek. Başkanın görevden alınıp alınmayacağına karar verecek olan yer ise Senato.

Trump’ın rahatlığı da biraz bundan ileri geliyor aslında. Çünkü ABD Başkanı’nı görevden alma oylamasında üçte iki çoğunluk şartı aranıyor. Cumhuriyetçilerin çoğunluğu elinde tuttuğu Senato kanadında bu çoğunluğun sağlanma ihtimali de yok denecek kadar az.

Cumhuriyetçilerin önde gelen temsilcileri de bunu açıktan söylüyor zaten. Senato’daki yargılamayı yürütecek Çoğunluk Lideri Mitch McConnell, başkan Trump’ın Kongre’de en yakın çalıştığı isimlerden biri. McConnell, Demokratların Meclis’te aldığı kararın ‘teamülleri paramparça ettiğini’ ileri sürdü dün akşam. Yine Senato Adalet Komisyonu Başkanı Lindsey Graham, Trump’ın özellikle dışişleri konusunda zaman zaman bakanlığı dahi pasifize ederek kullandığı bir isim. Senato’nun görevden alma tartışmalarında en kilit komisyonlarından birinin başında bulunan Graham’ın açıklaması ise, dosya Senato’ya gelir gelmez en kısa sürede öldürmek için elinden geleni yapacağı yönünde oldu. Bu konuda Cumhuriyetçi Parti’de herhangi bir görüş ayrılığı yok demek yanlış olmaz. Bu yüzden, önümüzdeki günlerde Cumhuriyetçi senatörlerin Trump hakkındaki fikrini derinden etkileyecek çok ekstra bir gelişme olmadığı takdirde —ki olacağını zannetmiyorum— Senato yargılamasının sonucu şimdiden aşağı yukarı belli sayılabilir.

Demokratlar da bu durumun farkında zaten. O yüzden Meclis Başkanı Nancy Pelosi, dün akşam Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell’ın adil bir yargılama yürüteceğine inanmadığını kaydederek, bu manada kendilerine gerekli garantiler verilmedikçe dosyayı Senato’ya göndermeyeceğinin sinyalini verdi. Demokratlar, Cumhuriyetçilerin Senato’da hemen hemen hiç bir tartışmaya yer vermeden hızlıca kapatma derdinde olduğunu düşünüyor.

Haklılar mı? Senato Adalet Komisyonu başkanı Lindsey Graham’ın aynı yöndeki açıklamalarına bakılırsa haklılar.

Cumhuriyetçilere göre ise Demokratlar, başkan Trump’a karşı ‘görülmemiş bir cadı avı’ yürütüyor. Bu düşünceyi taşıyanların başında bizzat Başkan Trump’ın kendisi geliyor. ABD Başkanı, konuşmalarında sıkça soruşturmayı Salem’de onlarca insanın asılarak öldürüldüğü Cadı Avı yargılamalarına benzetiyor. Cumhuriyetçiler tarafından azil süreciyle ilgili kullanılan benzetmeler bununla da sınırlı değil. Dün akşamki Meclis oylaması öncesi Cumhuriyetçi milletvekili Barry Loudermilk, ‘Çarmıha gerilen Hz. İsa’ya dahi başkan Trump’tan daha fazla söz hakkı verildiğini’ savundu. Trump’ı Hz. İsa ile kıyaslayan bu konuşmanın hemen öncesinde ise bir diğer Cumhuriyetçi milletvekili Mike Kelley ABD Başkanı hakkındaki oylamayı İkinci Dünya Savaşı öncesindeki Pearl Harbor baskınına benzetmişti. Cumhuriyetçiler bu anlamda el yükselterek ilerliyor.

Kısaca, Amerika Birleşik Devletleri için tarihi bir dönemden geçiyoruz. Öyle ya da böyle bugünler kayda geçirilirken ABD Başkanı Donald Trump’a, yaptıklarına, yapmadıklarına ve sürmekte olan azil tartışmalarına geniş bir yer ayrılacak.

Daha önce, kendinden önceki başkanlara kıyasla çok daha büyük ses getiren tartışmaların, çok daha büyük skandalların odağında yer alan Başkan Trump’ın ne iddia edilen Rusya irtibatı ne ‘seçimleri kazandıran hacker’ tartışmaları ne vergi meseleleri ne de özel hayatındaki uygunsuz ilişkileri ört bas etmek için verdiği öne sürülen rüşvet skandalları değil de Ukrayna başkanı ile yaptığı bir telefon görüşmesinin başına tüm bu işleri açması ise başlı başına enteresan. Enteresan derken ABD ölçülerine göre tabii. Yoksa son beş yılın akıl almaz gelişmelerini birbiri ardına yaşamış Türk halkı için, burada olanlar başı sonu belli basit bir Flash TV dizisi kıvamında. Başkanı Hz. İsa ile kıyaslamak nedir ki? İleriki bölümlerde kahramanın “Rahmeti gazabını aşıyor”.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com