Yargıtay'ın, müebbet hapis cezalarını onadığı 60 Hava Harp Okulu öğrencisi, yaptıkları açıklamada, "Çok az insanın duyduğu veya duymak istediği haklı çığlığımızın tüm kamuoyu tarafından duyulmasını ve Yargıtay’ın hayatımız üzerine verdiği bu tarihi, haksız, feci ve adaletsiz karardan dönmesini istiyoruz" dedi.
15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Yalova’dan komutanlarının emriyle “gece tatbikatı var” denilerek Orhanlı Gişeleri’ne götürülen Hava Harp Okulu öğrencilerine verilen müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları geçtiğimiz günlerde Yargıtay tarafından onanmıştı.
Cezaları onanan 60 Harbiyeli, “Boğuluyoruz” başlığıyla yayınladıkları açıklama ile kararı “tarihi, feci, haksız ve adaletsiz” olarak niteledi. Harbiyeli öğrenciler, Yargıtay’ın bu kararından dönmesini beklediklerini söyledi.
“Toplum vicdanına, entelektüel ahlaka, medya ve siyaset etiğine, adaletin erkine ve erkin adaletine sesleniyoruz” denilen açıklamadı, “BOĞULUYORUZ! İdamımız onandı!” ifadesi kullanıldı.
#BOĞULUYORUZ ETİKETİNE ON BİNLERCE MESAJ
Hapis cezaları onanan Hava Harp Okulu öğrencilerinin “Boğuluyoruz” başlığıyla yaptığı açıklama, dün akşam Twitter’da #boğuluyoruz etiketiyle yapılan sosyal medya kampanyasıyla karşılık buldu. On binlerce mesajla askeri öğrencilere verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının adaletsiz olduğu vurgulandı.
Orhanlı Gişeler davasında müebbet hapse mahkum edilen Askeri Öğrenciler’in kamuoyuna açık mektubudur:#Boğuluyoruz pic.twitter.com/V97zBj9Y02
— Askeri Öğrenci Komitesi (@Askeriogrenci16) August 3, 2022
Açıklamanın tam metni şöyle:
‘TOPLUM VİCDANI’NA SESLENDİLER
“BOĞULUYORUZ
Toplum vicdanına, entelektüel ahlaka, medya ve siyaset etiğine, adaletin erkine ve erkin adaletine sesleniyoruz!
BOĞULUYORUZ!
İdamımız onandı! 4 yıldır Yargıtay’da incelenen ‘Orhanlı Gişeleri’ adlı dosyamız 26 Temmuz 2022 tarihinde yerel mahkemenin verdiği kararın noktasına ve virgülüne dahi dokunulmadan, hiçbir iyi hal uygulanmadan Yargıtay tarafından onandı. Onanan ilk ve tek ‘Askeri Öğrenci’ daavası olarak kayıtlara ve hukuk tarihine geçti. Bu kararın sonucunda ise müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet cezalarına çarptırıldık, eski adıyla idam.
Bizler yani hiçbir emir ve irade yetkisi olmayan TSK’nın en altındaki ‘’Harbiyeliler’’ başımızdaki sıralı amirlerimiz ve üstlerimiz olan generallerle aynı cezaya layık görüldük. Biz mi darbe planlayıp generalleri sokağa çıkardık yoksa onlar mı bizi, sanıyoruz ki Yargıtayca bunun hiçbir önemi ve hukuki çelişkisi yoktur.
‘GECE TATBİKATI VAR DENİLEREK KANDIRILDIK’
6 yıldan fazladır cezaevindeyiz. İçinde bulunduğumuz devlet grubunun devletin atadığı organları tarafından yine devletin belirlediği sistemin iç dinamikleri dahilinde, askeri kamp için bulunduğumuz Yalova’da gece yatağımızdan kaldırılarak ve kandırılarak uğursuz bir olaya dahil edildik. Pijamalarımızla çıktığımız içtimada ‘Gece tatbikatı var’ denilerek kuşandırıldık. Sonrasında ‘Terör saldırısı var, burası güvenli değil okula dönüyoruz’ denilerek araçlara bindirildik ve olaya sürüklendik. 6 yıl sonra ise hüküm giydik.
Ailemizin bizi 14 veya 18 yaşımızda emanet ettiği devlet kurumundaki üstlerimizce ateşin ortasına atılmanın, uğruna ölmeye ant içtiğimiz halkımızca taşlanmanın, silah arkadaşlarımız saydığımız emniyet mensuplarınca hiçbir sınırı olmayan muameleye maruz kalmanın, mensubu olduğumuz TSK ve Hava Kuvvetleri tarafından sahip çıkılmamanın ve kutsal bildiğimiz devletimiz tarafından bir gecede hain ilan edilmenin ne demek olduğunu yalnızca ve yalnızca biz biliyoruz.
‘HULUSİ AKAR VE BİNALİ YILDIRIM 12 EYLÜL’DE GÖREV ALDILAR’
Belirtmek isteriz ki, 15 Temmuz’daki Genelkurmay Başkanı ve şimdinin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar üsteğmen olarak, son Başbakan Binali Yıldırım ise asteğmen olarak 1980 darbesinde görev almışlardır. Ve o darbeyi yöneten Kenan Evren’in dahi rahatça yaşayıp huzurla öldüğü bir coğrafyada, bugün darbeye kandırılarak götürülen ve bu girişimin gidişatına hiçbir etkisi olmayan biz ‘60 Hava Harp Okulu’ öğrencisi Yargıtay tarafından ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezalarına çarptırıldık. Bu karardan 2 gün sonra ise ‘Acıbadem-Türk Telekom’ adlı dosya Yargıtay tarafından onandı. Ve vatani görevini yapmaya gelip darbeye karıştırılan ‘33 er’ de generallerle aynı cezaya layık görülüp müebbet hapis cezası aldı. Yargıtay yalnızca adaletsizliği onamış ve aldığı bu 2 örtülü idam kararı ile 93 gencin hayatını 20’li yaşlarında sonlandırmıştır. Ordunun en altındaki insanların, ‘Erler ve Harbiyelilerin’ türlü yalanlarla karıştırıldığı darbe girişimi sebebiyle yargılanması ve ömür boyu hapse mahkum edilmesi hiçbir hukuk düzeninde, hiçbir pozitif öğretide ve hiçbir değerler bütününde kabul edilemez.
Yine belirtmek isteriz ki 1961’de Talat Aydemir’in planladığı darbe girişiminde Kara Harp Okulu öğrencileri haberleri olduğu halde aldatılmış kabul edilmişken, kandırılarak sokağa çıkan bizler, hiç yargılanmamamız gerekirken darbeyi planlamış kabul edilip en üst sınırdan cezalandırıldık.
Anayasa, cumhuriyet, laiklik ve demokrasi ile hiçbir sorun ile sorunsalımız olamaz aksine bağlılığımız da asla sorgulanamaz. Aynı şekilde bedenimiz fikirlerimiz ve duygularımız üzerinde de hiçbir kişi ve kurum hak sahibi olamaz.
‘HAYALLERİMİZ VE GENÇLİĞİMİZ ÇOKTAN YİTİP GİTTİ’
Yalnızca sistemlerin çarkları arasında ezilen bireyler olarak eğitimimiz, mesleğimiz ve hayallerimiz ve gençliğimiz çoktan yitip gitmiştir. Artık yalnızca geri kalan hayatımızın peşindeyiz. Eğer bizim üzerimizden başkalarına hesap sormak ve acı çektirilmek isteniyorsa bilinmelidir ki bu yalnızca ‘Bizim’ hayatımıza mal oluyor.
Devletin ve toplumun geçmiş hesaplarının, bir geçmişi olmayan bir avuç genç insandan sorulması toplumun istikbali için trajik, bizler için dramatik, hakikat için ise yalnızca komiktir.
Aramızda yurdun dört bir yanında görev yapmış asker ve polis çocukları, şehit çocuğu dahil olmak üzere birçok şehit yakını da bulunduğu gerçeği nasıl bir çelişkinin ortasında olduğumuzu tek başına açıklamaya yetiyor.
Çok az insanın duyduğu veya duymak istediği haklı çığlığımızın tüm kamuoyu tarafından duyulmasını ve Yargıtay’ın hayatımız üzerine verdiği bu tarihi, haksız, feci ve adaletsiz karardan dönmesini istiyoruz.
Merhamet istemiyoruz çünkü affedilecek bir şey yapmadık. Adil olunmasını da istemiyoruz bu saatten sonra çünkü adalet yitirdiklerimizi geri veremez. Yalnızca hakkımız olan ‘ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ’ istiyoruz.
Kamuoyuna Saygılarımızla
Orhanlı Gişeler Askeri Öğrencileri”