‘BRICS tuvalet kağıdı yerine zımpara kullanmak gibi; Mehmet Şimşek hızla kapıya doğru ilerliyor…’

Gazeteci Mehmet Yılmaz: "BRICS beş benzemezler topluluğu. AB gibi bir "ortak yönetişim" arayışı değil. Birisi tuvalet kâğıdı ise diğeri zımpara. Bu son gelişmeden sonra şunu mu anlamalıyız: Mehmet Şimşek hızla kapıya doğru ilerliyor!"

KRONOS 06 Eylül 2024 GÜNDEM

Türkiye’nin Rusya ve Çin’in de içerisinde olduğu BRICS’e üyelik başvurusu yaptığı yönündeki iddiaya resmi bir yalanlama henüz gelmiş değil. Kulislerde BRICS üyeliği konusunda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bu konuda görüş ayrılığı taşıdığı konuşuluyor. Fidan’ın BRICS üyeliğini istediği, Şimşek’in ise karşı olduğu ifade ediliyor.

T24 yazarı Mehmet Yılmaz, BRICS’in ne olduğuna dair kaleme aldığı yazısında, “BRICS beş benzemezler topluluğu. AB gibi bir “ortak yönetişim” arayışı değil. Ve bu birliğin günün birinde AB gibi ortak bir kurumsal yapı yaratmak gibi bir hedefi de yok. Birisi tuvalet kâğıdı ise diğeri zımpara. Aynı amaçla kullanılamazlar, biri diğerini ikame etmez” dedi.

Daha önce hükümetten gelen AB açıklamalarının yanı sıra Hakan Fidan’ın “BRICS, AB’ye iyi bir alternatif” ifadesini hatırlatan Yılmaz, “Bu son gelişmeden sonra şunu mu anlamalıyız: Mehmet Şimşek hızla kapıya doğru ilerliyor!” yorumunda bulundu.

Yılmaz’ın yazısından öne çıkanlar şöyle:

“BRICS beş benzemezler topluluğu. AB gibi bir “ortak yönetişim” arayışı değil. Ve bu birliğin günün birinde AB gibi ortak bir kurumsal yapı yaratmak gibi bir hedefi de yok. Birisi tuvalet kâğıdı ise diğeri zımpara. Aynı amaçla kullanılamazlar, biri diğerini ikame etmez

“Yerli ve milli” Erdoğan rejiminin, dışarıda neler yaptığını öğrenmemiz için “yabancı ve gayrı milli” kaynakları takip etmemiz gerekiyor.

Donanmamızın medarı iftiharı amfibi gemisinin, ABD donanması ile İsrail’i korumaya yönelik tatbikat yaptığını Amerikalılardan öğrenmiştik.

Türkiye’nin BRICS adı verilen kuruluşa üye olma talebinde bulunduğunu da Ruslardan öğrendik.

Acaba bunun nedeni Erdoğan yönetiminin aldığı tasarruf tedbirleri mi? Gelişmelerden milleti haberdar edecek personelden tasarruf ederek, bu işi yabancıların sırtına yıkma çabası mı?

Yoksa Erdoğan yönetiminin, milli olmakla birlikte milletle bilgi paylaşmaktan hazzetmeyen tabiatı mı?

Her neyse, sonunda haberimiz oluyor ya biz ona bakalım.

BRICS üyeliğine müracaat edilmesi ile ilgili haberleri okuyanlar, doğal olarak Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşma yolunda bir manevra daha yaptığını düşündüler.

Ben böyle düşünmedim.

Ben de uyandırdığı duygu daha çok Erdoğan ve arkadaşlarının bu ülkeyi yönetme kapasiteleri ile ilgili endişe oldu.

AB’nin yerine BRICS’i koyma çabası, tuvalet kâğıdı yerine zımpara kullanmaya kalkışmak gibi bir şey.

Brezilya, Rusya, Endonezya, Çin ve Güney Afrika ülke isimlerinin ilk harflerinden oluşan bu “birlik”, AB benzeri bir birlik değil.

AB tasavvurunun arkasındaki felsefe, kurumsallaşma, ortak hukuki mevzuat ve ortak para kullanımı gibi şeyler BRICS’te yok.

AB, üyeleri arasında küçük farklılıklar olmakla birlikte yönetim standartları, siyasi yönelim, ortaklar arasındaki ilişkinin kurumsallaşması ile nispeten homojen bir birlik.

Böyle olduğu içindir ki üyeler arasında ticari ve ekonomik ilişkiler neredeyse kendiliğinden yürür ve gelişir.

BRICS ise beş benzemezler topluluğu. AB gibi bir “ortak yönetişim” arayışı değil.

BRICS üyesi ülkelerde AB’dekine benzer bir ortak hukuki standartlar yok. Kültürel birlikten söz etmek olası değil. Ülkelerin siyasi yönelimleri birbirinden tamamen farklı.

Ve bu birliğin günün birinde AB gibi ortak bir kurumsal yapı yaratmak gibi bir hedefi de yok.

Dedim ya birisi tuvalet kâğıdı ise diğeri zımpara.

Aynı amaçla kullanılamazlar, biri diğerini ikame etmez.

Kuşkusuz ki Dışişleri Bakanlığı’ndaki meslekten diplomatlar, bunu hepimizden daha iyi biliyordur.

Acaba bu açıklamaları yapmayı başkalarına bırakıyor olmalarının nedeni, Erdoğan’a “aman efendim, yanlış biliyorsunuz, o iş öyle değil” diyemiyor olmaları mı?

ŞİMŞEK HIZLA KAPIYA DOĞRU MU GİDİYOR?

Son gelişmeden sonra şunu mu anlamalıyız: Mehmet Şimşek hızla kapıya doğru ilerliyor!

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
Erdoğan yönetiminin dış politikası ile ilgili haberleri takip ederken dilime hep aynı şarkı takılıyor: Kapıldım gidiyorum, bahtımın rüzgârına!

Kaptanzade Ali Rıza Bey’in, Ömer Bedrettin Uşaklı’nın güftesine yazdığı bu hicaz şarkıyı Müzeyyen Senar şahane söyler.

Yaz başında, AKP Genel Başkanvekili Efkan Ala, “Avrupa Birliği müktesebatında olan ve Türkiye’nin yararına reformları hayata geçireceğiz” dedi ve “bir yıl içinde hızlı bir reform süreci” vaat etti.

Ala’nın hayata geçirmek istediği “Türkiye yararına reformlar” tahmin edebileceğiniz gibi tek adam rejiminin özüne dokunmayacak şeyler.

Çünkü demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları konularındaki reformlar bu rejimin özünü zedeler ve Erdoğan da bundan vazgeçmek istemez.

Ala’nın bu vaadinden hemen sonra Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Brüksel’e gitmiş “Neden Avrupa Birliğine ihtiyacımız var? AB, Orta ve Doğu Avrupa için bir değişim motoru görmüştür. Bir çıpanız, bir dizi standardınız ve bir ilham kaynağınız olduğunda toptan dönüşüm daha kolaydır işte bu yüzden AB’ye ihtiyacımız var” demişti.

Eski AKP milletvekili ve eski Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır’ın bir sorusu üzerine de “Türkiye kararlılığını sürdürüyor. Kulağa öyle gelmediğini ya da öyle görünmediğini biliyorum. Ama sağlam bir şekilde yeniden çıpalamak istiyoruz. Şimdi Türkiye’deki siyasi iklim bana göre daha elverişli” demişti.

O günlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da “BRICS, AB’ye iyi bir alternatif” diyordu.

Bu son gelişmeden sonra şunu mu anlamalıyız: Mehmet Şimşek hızla kapıya doğru ilerliyor!”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com