İzmir depreminde 65 saat enkaz altında kalan 3 yaşındaki Elif ve 91 saat enkaz altında kalan 4 yaşındaki Ayda, sağ kurtarıldı. Peki depremde, uzun saatler aç ve susuz kalınmasına rağmen bu 'mucize kurtuluş'lar nasıl gerçekleşiyor?
Ege Denizi’nde 30 Ekim’de meydana gelen 6.9 şiddetindeki İzmir depreminde, Bayraklı’daki Rıza Bey Apartmanı’nda 91 saat enkaz altında kalan Ayda Gezgin, sağ kurtarıldı. Doğanlar Apartmanı’nın enkazında mahsur kalan 3 yaşındaki Elif Perinçek de 65 saat sonra yaralı olarak kurtarıldı. 3 yaşındaki Elif ve 4 yaşındaki Ayda’nın kurtuluşu kamuoyu tarafından ‘mucize kurtuluş’ olarak ifade edildi. Peki depremde enkaz altından mucize kurtuluş nasıl gerçekleşiyor? Uzmanlar, uzun saatler aç ve susuz kalan depremzedelerin nasıl kurtulduğunu anlattı.
ŞANS ESERİ KÜÇÜK BOŞLUKLAR OLUŞUR
AKUT Başkanı Recep Şalcı, “Enkazda tamamen şans eseri küçük boşluklar oluşur. Ayda ve Elif de bu şekildeki boşluklarda kaldıkları için hayata tutunabildiler. Bu boşluklar koltuk, çekyat gibi unsurlarla oluşan yaşam alanları değil tamamen yıkılma sırasında kendiliğinden oluşan boşluklar. Ev eşyalarının bir çekeri yoktur. Hangi yüke ne kadar dayanacakları bilinemez” diyor.
“BİNA ÇÖKERKEN YAŞAM ÜÇGENİ OLUŞMAZ, TAMAMEN TESADÜF”
Şalcı’ya göre, eğer bina sağlamsa, yapısal sorun yoksa dolap, gardırop gibi eşyalar devrilirken masa ve koltuk sizi koruyabilir: “Ama bina çöküyorsa bu malzemeler yaşam üçgeni oluşturmaz. Çünkü sadece tavan değil taban da çöküyor. Bu tür boşluklar bazen oluşur ama tamamen tesadüftür bu.”
Bu haber de ilginizi çekebilir:
Deprem Uzmanı Prof. Dr. Osman Bektaş ise “Bilinçli hareket edebilmek elbette önemli ama depremde çöken yapılarda kurtuluşlar tamamen tesadüftür” diyor.
Hürriyet’in haberine göre, AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu ise, “Yaşam üçgeni olarak adlandırılan durumda birine ulaşmak daha kolaydır tabi. Ama bizim için önemli olan binaların sağlam olmasıdır” ifadelerini kullanıyor.
ÇÖK-KAPAN-TUTUN
Arama Kurtarma Uzmanı Orhan Parlak’a göre “yaşam üçgeni” yıkımda doğal sürecinde oluşur. İnsanın bilinçli olarak yapabileceği bir şey olmadığını söyleyen Parlak, “Yıkım anında genel olarak koltuk, çekyat gibi eşyaların etrafında oluşur. Temel kural olarak da ‘çök-kapan-tutun’ tedbiri tavsiye edilir” diyor.
Çocuk doktoru Semra Akkuş ise, “Çocukların ezilme sendromuna yetişkinlere göre daha dayanıklı oldukları biliniyor. Kas yüzeyleri daha az olduğu için kas yıkımı daha az oluyor ve eğer kafalarından darbe almadılarsa çocuklar daha uzun süreler bu duruma dayanabiliyor” diyor.
“EZİLME SENDROMUNDA ÇOCUKLAR DAHA DAYANIKLI”
Akkuş’a göre, çocuklar daha enkazdayken damar yolu açılıp serum takılma sebebi de bu: “Çocuğun o anda damarları büzüşmüş durumda. Hızla damar açılmaya çalışılıyor, serum veriliyor ve vücut şoktan ve ezilme sendromunda korunmaya çalışılıyor. Ayda’nın 90 saati aşkın enkazda kalması ve bu kadar sağlıklı görünmesi bir hekim olarak beni de şaşırttı.”