‘Erdoğan ve Bahçeli sonrası parçalı ve saldırgan bir sağ bloğa hazır olun’

Birgün yazarı Yaşar Aydın: "Post Erdoğan, post Bahçeli sözünün bile sağda yarattığı yıkım ortada. Bir de gerçekleşmeye başladığı durumu hayal edin. Parçalı, saldırgan bir sağ blok göreceğimiz zamanlar çok uzak değil."

KRONOS 18 Temmuz 2024 GÜNDEM

Birgün yazarı Yaşar Aydın, sağ cenahı domine eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin siyasi yaşamlarının sonuna gelindiğine dikkat çektiği yazısında, “Bozkurt işareti ve hilafet bayrağı üzerinden başlayan yeni moda akımlara rağmen sağ zihniyetin kriz içinde olduğunu söylemek mümkün. 30 yıllık alışkanlıklar üzerinden kurulan siyaset dili ve ittifaklar bugün yetmiyor. Yeni her arayış ise kriz nedeni. Post Erdoğan, post Bahçeli sözünün bile sağda yarattığı yıkım ortada. Bir de gerçekleşmeye başladığı durumu hayal edin. Parçalı, saldırgan bir sağ blok göreceğimiz zamanlar çok uzak değil” dedi.

Yaşar Aydın, bu durumun da Süleyman Soylu’dan Ali Babacan’a sağ siyasilerin meseleye kendi ikballeri açısından bakmalarına yol açtığına işaret etti. “Damat Bayraktar ve damat Albayrak, hatta oğlu Bilal iddialarından bütünüyle vazgeçmiş değiller. Çeşitli ekiplerle elleri sürekli partinin üzerinde. Davutoğlu devre dışı kalsa da AKP’nin eskileriyle Abdullah Gül ve Babacan trafiği sır değil” ifadelerini kullanan Aydın, durumun MHP’de daha da karışık olduğunu belirtti.

“Çokça konuşulan Soylu isminin MHP’nin tabanında kimi kesimler tarafından bir karşılığı olsa da yönetim düzeyinde ihtimal dışı olduğunu belirtmekte fayda var. MHP’de diğer bir sorun Mehmet Uçum gibi dolayımda yer alan isimlerin post Bahçeli döneminde nerede konumlanacağı…”

Yaşar Aydın’ın yazısı şöyle:

Rejim, içine sürüklendiği “Erdoğan’dan sonra ne olacak” krizini 14-28 Mayıs 2023 seçimlerinde bir an olsun ötelemeyi başardı. Ama soru o kadar can yakıcı ki ötelemenin süresi de kısa oldu. Seçimden sadece 2 ay sonra rejim birçok önemli başlıkta derin sarsıntı yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Erdoğan ve Bahçeli olmadığında ne olacak sorusuna yanıt bulunmadığı ölçüde de bu krizler devam edip gidecek.

Aslına bakıldığında muhafazakâr-milliyetçi sağın krizi gibi duran bu konu, iktidarda olan Cumhur İttifakı dolayısıyla tüm ülkenin meselesi haline gelebilir. Partilerdeki birkaç yıl sonrasına dair her arayış, sinir uçları açıkta kalan bir insan gövdesine dönüşen Cumhur İttifakı’nın acıyla zıplamasına yol açıyor. AYM’den Danıştay’a, Van’dan Kulp’a, Ali Yerlikaya’dan Soylu’ya kadar tartışılan ne kadar konu varsa gelip dayandığı yer “rejimin geleceği ne olacak” sorusu oldu.

Bu sorunun arkasında “Erdoğan ve Bahçeli olmadığında rejim işler mi” kaygısı var. Süreci kendi yönüne çekmeye çalışan güçler, klikler, hizipler tüm gücüyle bu meselenin üzerine abanıyor. Fidan ve Kalın ikilisi uzun süre Erdoğan’ın içeride ve dışarıda politikasını belirledi. Aynı zamanda MHP ile kurulan ilişkide kullandıkları dil ve yöntemle de çok önemli işlev yürüttüler. Parti ve Erdoğan üzerindeki etkileri devam ediyor. Ama artık daha farklı güçler de var. Damat Bayraktar ve damat Albayrak, hatta oğlu Bilal iddialarından bütünüyle vazgeçmiş değiller. Çeşitli ekiplerle elleri sürekli partinin üzerinde. Davutoğlu devre dışı kalsa da AKP’nin eskileriyle Abdullah Gül ve Babacan trafiği sır değil. Yine bu isimlerin irili ufaklı tarikat ve cemaat yapılarıyla da çok fazla mesai harcadığı biliniyor. Tüm çaba AKP tabanını “kimsesiz” bırakmama üzerine kurulu. Süleyman Soylu, eli son derece zayıf olsa da kadrajda kalmayı bugüne kadar başardı. Şimdiye kadar kişisel güvenlik kaygılarıyla yapılan hamlelerin artık geleceğe dair başka arayışların parçası olduğunu hissettirmekten çekinmiyor.

“MHP’DEKİ İŞLER ÇOK DAHA KARIŞIK”

Sinan Ateş davasının MHP içinde birçok taşı yerinden oynattığını söylemek mümkün. Bahçeli her ne kadar “gedik açtırmam” demiş olsa da ciddi bir türbülansa girmiş bir partiden söz ediyoruz. Dört beş yıl öncesinde bile MHP’nin yeni lideri olacak isim diye birden fazla kişi işaret edilirken, şimdi kafalar iyice karışık durumda. Önümüzdeki dönem MHP’de, kimin liderliğinde, hangi ittifakla ve hangi siyasetle yol yürüneceğine dair soruların yanıtı verilmiş değil.

Çokça konuşulan Soylu isminin MHP’nin tabanında kimi kesimler tarafından bir karşılığı olsa da yönetim düzeyinde ihtimal dışı olduğunu belirtmekte fayda var. MHP’de diğer bir sorun Mehmet Uçum gibi dolayımda yer alan isimlerin post Bahçeli döneminde nerede konumlanacağı.

Bugün siyaset sahnesinde etkili gözüken hiçbir figürün Erdoğan ya da Bahçeli efektinin yanına dahi yaklaşamıyor olması sağ siyasetin bir açmazı olarak gözüküyor. Bununla birlikte sağdaki isimler, ülke konjonktürünün kendilerine yardım edeceğinden çok eminler. Ülkede yükselen iki dalganın milliyetçilik ve İslamcılığın kendilerine alan açacağını düşünüyorlar. Bu iki alanın sahipleri Ümit Özdağ ve Fatih Erbakan olarak öne çıkıyor. Ama iki ismin de esen rüzgârın çok altında bir enerji ile yol aldıkları söylenebilir. İki ismin taşıdığı bagaj dışında ülkede yaşandığı iddia edilen yeni sağcılığa karşılık verecek bir siyasetleri yok.

Bozkurt işareti ve hilafet bayrağı üzerinden başlayan yeni moda akımlara rağmen sağ zihniyetin kriz içinde olduğunu söylemek mümkün. 30 yıllık alışkanlıklar üzerinden kurulan siyaset dili ve ittifaklar bugün yetmiyor. Yeni her arayış ise kriz nedeni. Post Erdoğan, post Bahçeli sözünün bile sağda yarattığı yıkım ortada. Bir de gerçekleşmeye başladığı durumu hayal edin. Parçalı, saldırgan bir sağ blok göreceğimiz zamanlar çok uzak değil.

İş, ülkeyi ve halkı bunlardan uzak tutmak.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com