Temmuz sonunda önce Mardin’de ardından Şırnak’ta Süryanilere ait arazilerde çıkan yangınlar
Çünkü 27 Temmuz 2019 tarihinde altı Süryani Köyü’nde ardı ardına çıkan yangınların ilki Süryanilerin bölgedeki önemli dini merkezlerinden olan Deyrulzafaran Manastırı’
Kronos, Mardin’e giderek bölge halkıyla görüştü, sabotaj iddialarını Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP)Süryani milletvekili Tuma Çelik ve Süryani Dernekleri Federasyonu Başkanı Evgil Türker’e sordu.
Bölge halkı, her yıl meralarında yangın çıktığını söyleyerek önlem alınmasını talep ediyor. Çıkan yangınlar nedeniyle tedirginlik nedeniyle isim ve kayıtlı görüş beyan etmeyen halkın kuşkusu yangınların bilinçli çıkabileceği yönünde.
HDP’nin Süryani Milletvekili Tuma Çelik ve Süryani Dernekleri Federasyonu Başkanı Evgil Türker de bu görüşü paylaşıyor: “Kundaklama olduğu yönünde bir Büyükşehir Belediyesi itfaiyesinin raporu var. Gündüz çok sıcak ama gece daha serindir ve o kuru alana ateşle yaklaşılmadıkça yangın çıkamaz. Bir aracın oraya gittiği yönünde tespit var. Bu aracın gece olduğu için plakasının okunmadığı bizim için geçerli bir neden değildir. İstense ortaya çıkarılır. Kundaklama şaibesi mutlaka ortadan kaldırılmalı.”
‘MANASTIRA ZEYTİNLİKLERİNDE ÇIKAN YANGIN KUNDAKLAMA’
Yangınların nedenine ilişkin ellerinde somut bir bilginin bulunup bulunmadığı ve kendilerinin edindikleri bilgilerinin ne olduğunu soruyoruz. Tuma Çelik; “Deyrulzafaran Manastırı’na ait zeytinliklerde çıkan yangının kundaklama olduğuna yönelik Büyükşehir Belediyesi itfaiyesinin bir raporu var. Gece saatlerinde üç ayrı yerde bu yangının çıktığı, bu nedenle kundaklama ihtimalinin çok güçlü olduğu belirtiliyor. Zaten bölge çok sıcak ama gece daha serin oluyor. Dolayısıyla oraya ateşle yaklaşılmadığı sürece gece yangın çıkması mümkün değildir” diyor.
Çelik, Deyrulzafaran Manastırı
‘KUNDAKLAMA ŞAİBESİ ORTADAN KALDIRILMALI’
Süryani Dernekleri Federasyonu Başkanı Evgil Türker ise Süryan
Sohbetimiz sırasında Türker’in sıklıkla dile getirdiği “birileri”ifadesi üzerine daha önce yaşanan bir gerilim veya tehdit olup olmadığını, kimi ya da kimleri kast ettiğini soruyoruz. Öncesinde her hangi bir tehdidin veya bir gerilimin yaşanmadığını belirten Türker sadece şüphelerinin bulunduğunu vurguluyor: “Kimseyi kast etmek istemiyorum. Bizim üzerimizden birlerine mesaj verilmek isteniyor olabilir. Belki Mardin’i karıştırmak isteyenler var. Süryanilerle Kürtleri karşı karşıya getirme amacı olabilir. “Bakın, malları mülkleri yakılıyor” yaygarası da yapılabilir. Biz böyle şeylere gelmeyiz. Bazı yangınların sebeplerini biliyoruz. Biri trafodan diğeri çatışmadan çıktı. Ama Deyrulzafaran Manastırı’na
“Direk suçlamalarda bulunmak çok doğru değil” diyen Tuma Çelik ise acilen tedbir alınması gerektiğine ekosistemin bozulduğuna, insanların gelir kaynakları ortadan kalktığına ve insan hayatlarının tehlikeye girdiğine dikkat çekiyor: “İnsanların bağları, bahçeleri yanıyor, yaşam alanları kurutuluyorsa bir tehlikenin içerisinde yer alıyorlar anlamına geliyor. İnsanların evlerine kadar geliyor ateşler. Bütün bir yıl emek harcadıkları bağları, asma ağaçları, bademlikleri yanıyor. Dolayısıyla gelir kaynakları kuruyor. Bölge,Süryanilerin saf olarak yaşadıkları tek bölgedir. Yedi köyde sadece Süryaniler yaşıyor. Şu anda yanan bu yerlerin tamamı Süryani köyleri. Bu yangınların yaşanması insanlarda ister istemez göç etmeyi ya da başka yerlere yerleşme düşüncesine sebep oluyor. Bu nedenle bir an önce tedbirlerin alınması gerekiyor.”
“ORMANLAR GÜVENLİK GEREKÇESİYLE YAKILIYOR”
Peki, bu yangınların tekrar yaşanmaması için alınması gereken önlemler nedir? Devlet yetkililerinden talepler neler?
Tuma Çelik’e göre acilen oluşan zararın tanzim edilmesi, elektrik trafoları ve müdahale konusunda tedbir alınarak bölgenin rehabilite edilmesi gerekiyor. Çözüm olarak, orman yollarının yapılması, teknik imkânların geliştirilmesi ve insanların bilinçlendirilmesinin yeterli olabileceğini belirten Çelik en önemli sorunu şöyle aktarıyor: Bana göre en önemli nokta güvenlik tedbirleri konusudur. İnsanlar yaşıyor orada rastgele ateş etmek doğru değildir. Güvenlik tedbirleri gereklidir, mutlaka alınmalıdır ama bunun insanların yaşamlarını tehdit etmemesi gerekiyor. Güvenlik nedeniyle yangına müdahale izni verilmiyor. “Güvenlik amaçlı ormanlar yakılıyor aslında.” Çünkü müdahale izni vermiyorsanız, yanmasını istiyorsunuz anlamına geliyor.
Evgil Türker göre ise, en acil yapılması gereken kundaklama olup olmadığının kesin olarak ortaya çıkarılması: Bu aracın plakasının tespitini isterlerse yaparlar. Cezaevinin karşısındadır. Benzin istasyonları da var. Buralardaki kameralardan tespiti yapılabilir. Bunun nedeni gerçekten ortaya çıkarılmalıdır. Ortaya çıksın ki insanlar günlük hayatlarına rahatça devam edebilsin, bu tedirginlik ortadan kalksın. Tabi bir de gerçekten bu elektrik trafolarına bir çözüm bulunmalıdır. Etrafına beton dökülebilir. En ufak bir kıvılcım alev almasına yetiyor. Yangın çıktığında hemen müdahale için orman yolları, patikalar da yapılabilir. Acilen tedbirlerin alınması gerekiyor. Her yıl yaşanıyor, nereye kadar böyle devam eder, bilmiyoruz.”