‘Açılım süreci başladı; ‘yeni anayasa’ DEM Parti’ye uzatılan havuç’

Mümtaz'er Türköne: 'Açılım süreci ile Yeni Anayasa birlikte aynı tencerenin içinde olgunlaşıp pişecek. Şayet siyaset bu kapıdan topyekün girer ve yani anayasa pazarlıkları başlarsa, şapkadan başka tavşanlar da çıkacak.'

KRONOS 14 Ekim 2024 GÜNDEM

Siyaset bilimci Prof. Mümtaz’er Türköne, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un anayasanın 3. maddesi ile ilgili açıklamasının asıl hedefinin bu maddede yer alan yer alan “Dili Türkçedir” ibaresi olduğunu ve iktidarın bu açıklama ile DEM Parti’ye bir havuç uzattığını yazdı.

Türk’öne ‘Açılım süreci ile Yeni Anayasa birlikte aynı tencerenin içinde olgunlaşıp pişecek. Şayet siyaset bu kapıdan topyekün girer ve yani anayasa pazarlıkları başlarsa, şapkadan başka tavşanlar da çıkacak. Şapkadan ilki çıktı, bakalım kaç tavşan daha sırada bekliyor.’ dedi.

Mümtaz’er Türköne turkishpost.net’te yayınlanan yazısında şu ifadeleri kullandı:

Senaryo kötü. Roller mevcut aktörlere dağıtılmış. Sahnelenmesinde de, oyuncuların role girip inandırıcı replikler söylemesinde de sorunlar var. Aslında bu kadar kötü bir tiyatroyu oynamaya, milleti de seyre zorlamaya hiç gerek yok.

Meclis Başkanı’nın kendisini nakzederek değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk dört maddeye dokunması senaryoya uygun rol dağılımının eseri olmalı. Sonra çark etse de çıkıyor ve kendi repliğini okuyor. Hoooop… Gündem belirlenmiş oluyor. Ama müdahale o kadar gereksiz, o kadar lüzumsuz ki. Eskilerin tabiriyle sade suya tirit. Veya abuk bir çehreyle milletin önüne çıkıp, elinizdeki koca pirinç havanda suyu büyük bir ciddiyetle dövmekten ibaret saçma sapan bir iş.

Önce işin aslını anlatalım:

“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” ile, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un önerdiği “milletin devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğü” ifadesi arasında en küçük bir fark bile yok. Nitekim bu maddeyi yorumlarken müracaat edilmesi gereken başlangıç kısmında hiçbir faaliyetin “Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının” haricinde yoruma tabi tutulamayacağı hükmünde, dikkat ederseniz “devlet” ile “millet” yer değiştiriyor ve devlet millete göre tarif ediliyor.

1961 Anayasası da yine 3. Maddede aynı ifadeye yer veriyor: “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.”

Bu ibare değiştirilemez maddeler arasında yer alıyor. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un başlattığı tartışmanın neye karşılık düştüğünü tespit etmek için şu soruyu sorun: “Ne fark eder?” Kanunları, egemenliği kullanan organların yetkilerini yorumlarken ikisi arasında ayırıma dayalı farklı bir düşünce, yorum veya eylem ortaya çıkabilir mi?

Kısaca “devletin milletiyle bölünmez bütünlüğü” ile “milletin devletiyle bölünmez bütünlüğü” arasında mana ve muhteva itibariyle hiçbir fark yoktur.

Demek ki mesele milletin devlete önceliği değil.

“DİLİ TÜRKÇE” SORUNSALI 

Öyleyse ne?

Kurtulmuş “ilk dört maddeyi kastetmedim” dese de mesele zararsız bir ayrıntıdan yola çıkarak anayasanın “değiştirilemez” denen maddelerinin bile tartışılabileceği kapıyı aralamak ve birilerini bu kapıdan girmeye davet etmek.

HÜDA Par Başkanı geçtiğimiz ay bu kapının ziline basmıştı. Şimdi galiba DEM aynı kapıdan girerek baloya katılmaya davet ediliyor.

Kesin bir dille ifade edeyim. İlk dört maddenin tartışılmasından hiçbir netice hasıl olmaz. Toptan kaldırsanız Türkiye’de hiçbir şey değişmez. Tartışılan aslında 3. Maddede yer alan “Dili Türkçedir” ibaresi. İl dört maddede yer alan diğer düsturların -laiklik dahil- hiçbirine hiç kimseden itiraz gelmiyor. Bağımsız bir cümle olarak yer alan bu ibare “devletin dili” olarak yorumlanıyor ve Kürtçe eğitimle ilgili itirazlara konu ediliyor. “Resmî dil Türkçedir” ifadesi ile yer değiştirmesi gerektiği öne sürülüyor. O da yanlış, çünkü madde başlığında zaten “resmî dil” ibaresi yer alıyor. “Dili Türkçedir” ibaresinin “resmî dil” dışında yorumlanması mümkün değil.

ŞAPKADAN ÇIKACAK BAŞKA TAVŞANLAR… 

Ortaya çıkan sonuç şu: Açılım Süreci resmen başladı. İktidar geniş bir mutfak çalışması yapmış. Uzun tartışmalar sonucunda bir senaryo hazırlanmış. Maksat yeni açılımın “Yeni Anayasa” gemisine yelken direği olarak dikilmesi. Rüzgâr hep birlikte nefese kuvvet gelecek. DEM’e bir havuç uzatılıyor, hem de Meclis Başkanı tarafından. Açılım süreci ile Yeni Anayasa birlikte aynı tencerenin içinde olgunlaşıp pişecek. Şayet siyaset bu kapıdan topyekün girer ve yani anayasa pazarlıkları başlarsa, şapkadan başka tavşanlar da çıkacak.

Muhalefet ekonomik krizin üstünü örtmek için bu tartışmaların başlatıldığını iddia ediyor. Bu itiraz doğru olsa bile, CHP’ye düşen sözler de öngörülmüş olmalı. Ama iktidar tarafı üzerinde detaylı bir çalışma yapılmış senaryoyu sahneye koyarken muhalefetin hiçbir hazırlığı olmadığı ortada.

Şapkadan ilki çıktı, bakalım kaç tavşan daha sırada bekliyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com