Osman Can: Yeni anayasa değil, üç yasada değişiklik yapmalıyız

Eski AYM raportörü Osman Can: "İlk önce parti içi demokrasinin tesisini, parlamentonun işleyişinin müzakereci hale getirilmesini ve ön seçimi zorunlu hale getirirsek/getirtirsek, yani anayasa ile değil, üç yasada çok da zor olmayan değişiklikler yaparsak/yaptırırsak, ölümlüler olarak bir şeyleri harekete geçirebiliriz."

KRONOS 26 Eylül 2024 GÜNDEM

Eski Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin kaleme aldığı yazısında, “Anayasa ile değil, üç yasada çok da zor olmayan değişiklikler yaparsak/yaptırırsak, ölümlüler olarak bir şeyleri harekete geçirebiliriz” tespitinde bulundu.

Osman Can, “‘Bir anayasa iktidarı sınırlandıracak, rasyonelleştirecek, temel hakları koruyacak’ hedefini esas alırsak, yöntem olarak da ilk önce parti içi demokrasinin tesisini, parlamentonun işleyişinin müzakereci hale getirilmesini ve ön seçimi zorunlu hale getirirsek/getirtirsek, yani anayasa ile değil, üç yasada çok da zor olmayan değişiklikler yaparsak/yaptırırsak, ölümlüler olarak bir şeyleri harekete geçirebiliriz” ifadelerini kullandı.

Toplumun kendi sözleşmesini özgürce yapamadığı bir vasatta anayasa yapılamayacağını belirten Can, “Siyasal manipülasyonla toplumsal sinir uçlarıyla sürekli oynanan, tarihiyle yüzleşmeye bir türlü fırsat bulamamış, kendine yabancılaşmış, ait olmadığı bir tiyatronun oyuncusu/seyircisi haline gelmiş bir toplum özgür irade ortaya koyabilir mi? Özgür irade için öncelikle kendiyle yüzleşmek gerekmez mi? Bu durumdan en fazla çıkar elde eden aktörler buna izin verir mi?” sorularını yöneltti.

Osman Can’ın kişisel blogunda yer alan yazısı şöyle:

“Toplumun örgütlü özgür iradesinin esas alınmadığı, siyasi partilerin aşağıdan yukarıya doğru demokratik bir şekilde örgütlenmediği, toplum temsilcisi iddiasındaki Parlamento’nun parti liderlerinin kişisel, nevrotik, ekonomik vs çıkarlarının eli sopalı, yumruklu, tekmeli yahut yağma esasına göre paylaşımın icra aracına indirgendiği bir vasatta bu mümkün mü?

Toplumun kendi sözleşmesini özgürce yapamadığı bir vasatta anayasa yapılabilir mi? Yapılacak anayasa, anayasacılığın amacına hizmet eder mi? Elbette hayır!

Siyasal manipülasyonla toplumsal sinir uçlarıyla sürekli oynanan, tarihiyle yüzleşmeye bir türlü fırsat bulamamış, kendine yabancılaşmış, ait olmadığı bir tiyatronun oyuncusu/seyircisi haline gelmiş bir toplum özgür irade ortaya koyabilir mi? Özgür irade için öncelikle kendiyle yüzleşmek gerekmez mi? Bu durumdan en fazla çıkar elde eden aktörler buna izin verir mi?

‘KADERİMİZ HAKKINDA AYNI AKTÖRLER Mİ KARAR VERSİN?’

Böyle bir “yeni anayasa” tartışmasının neresinde duracağız? Dahil olabilecek miyiz?

Dışında mı? Kaderimiz hakkında aynı aktörler mi karar versin?

İçinde mi? Peki oyun içinde kaybolup gitmez miyiz?

Zor soru.

Sisifos’un sorumluluğu kadar ağır ve zor.

Hadi gelin tanrıların kavgasına dahil olmayalım.

“Bir anayasa iktidarı sınırlandıracak, rasyonelleştirecek, temel hakları koruyacak” hedefini esas alırsak, yöntem olarak da ilk önce parti içi demokrasinin tesisini, parlamentonun işleyişinin müzakereci hale getirilmesini ve ön seçimi zorunlu hale getirirsek/getirtirsek, yani anayasa ile değil, üç yasada çok da zor olmayan değişiklikler yaparsak/yaptırırsak, ölümlüler olarak bir şeyleri harekete geçirebiliriz.

Anayasa tartışmasına buradan dahil olabiliriz sanki…”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com