TSK, Suriye ve Irak’ta görevli askerler arasında disiplini sağlayamıyor

'Torba yasanın en önemli maddeleri, adına “disipline zorlama tedbirleri” diyebileceğimiz düzenlemelerle ilgili. TSK disiplinle ilgili karşılaştığı sorunları “zor oyunu bozar” bakışıyla ve “istemiyorsan, kapı orada!” yaklaşımı ile çözmeyi tercih ediyor.'

KRONOS 13 Haziran 2024 GÜNDEM MANŞET

Serbestiyet yazarı akademisyen ve eski asker Hakan Şahin, 12 Haziran’da TBMM’da kabul edilen ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç işleyişi ile ilgili yeni değişiklikler getiren torba yasada yer alan düzenlemelerin TSK içinde displinsizlik sorununu gözler önüne serdiğini belirtti.

Torba yasanın en önemli maddelerinin “disipline zorlama tedbirleri” denilebilecek düzenlemelerle ilgili olduğunu kaydeden Şahin, bu tedbirlerin alınmasının öncelikli nedeninin Suriye ve Irak’ta yürütülen askerî operasyonların özellikle Kara Kuvvetlerinin alt rütbeli subay ve astsubayları ile uzman erbaş ve sözleşmeli erleri üzerinde yarattığı ‘mesleki yorgunluk’ olduğunu ileri sürdü.

Şahin, ‘TSK, uzun yıllardır devam eden ve TSK’nın organizasyonel kapasitesini epeyce geren bu operasyonların getirdiği çeşitli hoşnutsuzluklardan kaynaklanan “mırıldanmaları” yasa maddeleriyle desteklenen bir “istemiyorsan, kapı orada!” yaklaşımı ile çözmeye çalışıyormuş gibi görünüyor. ‘ dedi.

Hakan Şahin şunları yazdı:

2023 kış aylarında bazı üs bölgelerine PKK tarafından yapılan saldırılardan sonra, üs bölgelerinin fiziksel koşullarının uygun olmadığına, buralardaki barınma olanaklarının ve güvenlik tedbirlerinin yetersizliğine işaret eden bazı görüntüler sosyal medyaya sızmıştı. Görüntülerin, bölgede görev yapan askerler tarafından cep telefonu ile çekildiği anlaşılıyordu.

Bu görüntülerin kamuoyunda yarattığı infial üzerine, Milli Savunma Bakanlığı bir emir yayımlayarak yetki verilenler dışında o üs bölgelerinde görev yapan askerlerde görüntü kaydedebilen cep telefonlarının bulunmasına yasak getirmişti.

Torba kanunla getirilen düzenlemelerden biri o konuyla ilgili.

İç Hizmet Kanununa eklenen bir madde ile “Kendisinin veya başka bir askeri personelin askeri kimliğinin, görev veya faaliyetleri kapsamında askeri bilgi, belge, konum bilgisi veyahut bunlardan herhangi birini içeren resim, yazı, fotoğraf, ses kaydı, video gibi görsel ve işitsel materyallerin radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile yayımlanması” yasaklanıyor.

İç Hizmet Kanunundaki bu düzenlemeye paralel olarak aynı konu, aynı cümlelerle TSK Disiplin Kanununda da bir disiplin suç haline getiriliyor ve disiplin amirlerince “hizmet yerini terk etmeme” cezası ile cezalandırılan bir askeri suça dönüştürülüyor.

Ancak burada ilginç olan bir nokta var.

İlginçlik, kanun teklifinin ilk halinde eski askerlerin medyada konuşması Askeri Ceza Kanunu kapsamına alınıp 6 aydan 3 yıla kadar hapis gibi ciddi bir suç haline getirilmesi düşünülmüşken, askerlerin askeri mahallerde bu tür görüntüler çekip sosyal medyada paylaşmasının Askeri Ceza Kanunu kapsamında değil, daha hafif nitelemeli olarak TSK Disiplin Kanunu çerçevesinde çok daha hafif bir cezaya konu edilmiş olmasından kaynaklanıyor.

“Disipline Zorlama Tedbirleri”

Bence torba yasanın en önemli maddeleri, adına “disipline zorlama tedbirleri” diyebileceğimiz düzenlemelerle ilgili.

Disiplin, bilindiği gibi, tüm orduların vazgeçilmez şiarlarından biri. Doğası gereği zor ve zorlama içeren disiplini zorbalıktan ayıran çizgiyi, halen yürürlükte olan TSK İç Hizmet Yönetmeliğinin ikinci ve üçüncü maddeleri çekiyor:

“Tam ve sağlam bir disiplin için, âmir ile maiyetin karşılıklı sevgi ve saygı ile birbirlerine itimat beslemeleri şarttır. Böyle olmayan disiplin tehlikeli olur ve sıkışık zamanlarda çabuk gevşer, bu da muvaffakiyetsizliği ve felaketi doğurur. Disiplinin azıcık dahi bozulduğunu veya gevşediğini sezen her âmir bunun maddi ve manevi sebeplerini araştırarak gidermeğe (…) mecburdur.”

Torba yasanın içinde yer alan kimi düzenlemeler ise, disiplinin en iyi biçiminin ast ve üst arasındaki güven ilişkisinden doğacağına ilişkin bu gelenekten adeta vazgeçerek, disiplini, mobbing’e dönüşmeye çok elverişli bazı yasa hükümleriyle tesis etmeyi tercih etmiş görünüyor.

Bu “zecrî” tedbirlerin gündeme gelmesinde, Suriye ve Irak’ta yürütülen askerî operasyonların özellikle Kara Kuvvetlerinin alt rütbeli subay ve astsubayları ile uzman erbaş ve sözleşmeli erleri üzerinde yarattığı mesleki yorgunluğun etkili olduğu söylenebilir. TSK, uzun yıllardır devam eden ve TSK’nın organizasyonel kapasitesini epeyce geren bu operasyonların getirdiği çeşitli hoşnutsuzluklardan kaynaklanan “mırıldanmaları” yasa maddeleriyle desteklenen bir “istemiyorsan, kapı orada!” yaklaşımı ile çözmeye çalışıyormuş gibi görünüyor.

Torba yasada bu kapsamda bulunan maddelerden bazı şöyle:

Askeri Okullardan disiplinsizlik nedeniyle atılma, atılma cezasının yanında bir maddi cezaya da dönüştürülüyor: Disiplinsizlik nedeniyle okuldan çıkartılma halinde, askeri okulda öğrenciye devlet tarafından yapılan harcamanın kendisinin ve faizinin değil, bu harcamanın dört katının ve faizinin tazminat olarak alınması düzenleniyor.

Mevcut uygulamada bir askeri öğrenci askeri okuldan kendi isteği ile dördüncü sınıfın sonuna kadar ayrılabilirken, yeni düzenleme ile bu, birinci sınıfın sonuna çekiliyor. Böylelikle astsubay ve subay adayı öğrencilerin, okulun ilerleyen yıllarında askerlik mesleğinin kendileri için uygun olmadığını anlamaları halinde, böyle bir seçimde bulunabilmek için artık çok geç kalmış sayılıyor. Eğer daha sonraki yıllarda ayrılmak isterse öğrenci ayrılamıyor ve ancak disiplinsizlik nedeniyle kurum tarafından atılabiliyor. Bu durumda ise, yukarıda değindiğim tazminatı ödemesi gerekiyor. Adeta bir tür “kapan”.

Bir diğer önemli düzenleme ise çok daha fazla sayıda askeri ilgilendiriyor: Uzman Erbaş Kanununda ve Sözleşmeli Er Kanununda yapılan değişikliklerle, uzman erbaşların ve sözleşmeli erlerin “mesleki yetersizlik” gerekçesiyle sözleşmelerinin feshedilmesi kolaylaştırılıyor.

Türkiye Emekli Uzman Çavuşlar Derneği başkanı, torba yasanın Komisyondaki görüşmeleri sırasında şu tespitleri yapmıştı:

“Bu madde, 200 bin uzman çavuşun mesleğini endişeyle yerine getirmelerine yol açacaktır. Bu maddeye göre, 53 yaşındaki keskin nişancı uzman çavuş atışta vuramadığı takdirde sözleşmesi feshedilecek ve emekli olamayacaktır. Hâlen Kuzey Irak’taki 50 yaşında manga komutanı olan bir uzman çavuş sporda eksik kaldığında mesleğinden olacaktır.”

Komisyonda dile getirilen bu görüşlere karşın maddede bir değişiklik yapılmadı.

Zira görünen o ki, TSK yönetimi zaten tam da o “mesleğini endişe ile yerine getirme” ilkesine başvurmayı ve disiplinle ilgili karşılaştığı sorunları, o sorunun askerî, yönetsel, sosyolojik, psikolojik, etik, hukuksal ve mali yanlarını ortaya koyarak değil, bir tür “zor oyunu bozar” bakışıyla çözmeyi tercih ediyor.

Bu bakış açısı, bence, TSK’nın bugünlerde karşı karşıya kaldığı en yaygın, uzun vadeli ve kökleşmeye başlayan sorunu.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com