Berlin’de istenmeyen misafir: Scholz Erdoğan’la görüşmeyecek

Bir anket yapsanız toplumun yüzde 90’ı “bozkurt selamının” MHP’nin sembolü olduğunu söyler. Erdoğan’ın Bozkurt selamı krizini bahane ederek Berlin’e geleceğini duyurması Almanya’da rahatsızlığa yol açtı. Gerginliğin Milli Takımımızın performansına olumsuz tesir etmesi muhtemel.

ÖMER MURAT 05 Temmuz 2024 HABER ANALİZ

Türkiye dezenformasyonda öyle bir noktaya geldi ki birilerinin siyaseten işine öyle geldiği için herkesin bildiği en bariz gerçekler bile ifade edilmekten endişe ediliyor. Avusturya maçı öncesinde bir anket yapsaydınız toplumun yüzde 90’ı “bozkurt selamının” ülkücülerin ve partileri MHP’nin sembolü olduğunu söylerdi. Ama Milli Takımın stoperi Merih Demiral’ın bu selamı gol sevincinde kullanması sonrası birdenbire bunun Türk milletinin kadimden beri bir sembolü olduğu iddia edildi.

FIFA kuralları çok açık, futbolcular hiçbir şekilde maç sırasında siyasi semboller kullanamazlar, bu sembolün faşist bir ifade olup olmadığı ise apayrı bir tartışma konusudur. Demiral’ın profesyonel bir futbolcuya yakışmayacak şekilde amatörce davrandığı, bu hatalı davranışı yüzünden hem kendi başarısını hem Milli Takımın zaferini gölgelediği aşikâr… Bunu milliyetçilik kılıfı altında hoş görmek, vatanseverlikle ilgisi olmayan bir cehalettir.

Dışişleri Bakanlığı, Demiral’in yanlış yapmadığını savunan açıklamasında “bozkurt selamının” tarihi ve kültürel bir sembol olduğunu iddia etti. Siyasi semboller genellikle “masum” tarihi, kültürel öğelere dayanırlar. Faşizm kelimesi bile çıkış noktasında Roma cumhuriyeti kaynaklıdır, hatta Nazi selamı da… Roma cumhuriyetinin hükümet başkanı olan “konsül” bir yere giderken ona eşlik eden görevliler makamının sembolü olan değnek demetini (fasces) taşırlardı. Şehir dışına çıktığında bu değneklere bir balta eklenirdi ki vatandaş olmayanları ve itaatsiz askerleri muhakeme etmeden infaz yetkisini ifade eder. Mussolini rejimi döneminde bu sembol faşizmle özdeşleşir, oysa bugün hâlâ bu değnek ve baltalı sembole pek çok Batılı ülkenin birbirinden farklı kuruluşuna ait arma, mühür veya bayrağında rastlamak mümkündür. O nedenle böyle bir savunmanın Merih Demiral’i cezadan kurtarma ihtimali olmadığı başından belliydi.

Nitekim UEFA, Demiral’a iki maç ceza verilmesinin gerekçesi olarak “spor etkinliğini sportif olmayan nitelikteki gösteriler için kullanması” olarak gösterdi. Yani UEFA burada bozkurt selamının “faşist”, “aşırılıkçı” olup olmadığı tartışmasına hiç girmeden sadece siyasi bir sembol olmasına atıfta bulundu.

Asıl yapılması gereken futbolcunun siyasi bir sembol kullandığı için özür dileyerek tansiyonu düşürmesiydi. Böyle bir tavır belki Demiral’in maç cezası değil sadece para cezası alarak kurtulmasını, bu sayede kritik Hollanda maçına çıkmasını sağlayabilirdi. Ama iktidar her zamanki gibi Türkiye’nin çıkarlarını öncelemek yerine, popülizmi körüklemeyi ve içi boş hamaset yapmayı tercih etti.

Gözünü kapatan sadece kendisine gece yapar, deyimini hatırlatır şekilde Demiral yaptığı yanlıştan o kadar habersizdi ki adeta “Bana lütfen ceza verin, sonraki maça çıkmayayım” der gibi basın toplantısında fırsat bulursa Hollanda maçında da bozkurt selamı vereceğini söyledi. Oysa Avrupa Parlamentosu Mayıs 2021’de AB üye ülkelerine Ülkü Ocaklarını terörist grup olarak tanımlamaları çağrısında bulunmuştu. Türkiye’de iktidardan bağımsız medya kalmadığı için bu gelişmeler yeterince kamuoyunda gündeme gelip tartışılmadı. Milli futbolcularımızın bu konularda gerekli eğitimi almamış olması o nedenle hiç tesadüf değil…

“Dünyadan habersiz” gözüken sadece futbolcularımız değil… AKP Sözcüsü Ömer Çelik, bozkurt selamı yapılmasını ağır şekilde eleştiren Alman İçişleri Bakanı’na cevap verirken “Siz Avrupa’da seçim kazanan ırkçı, faşist partilere bakın” dedi. Oysa Avrupa’da AKP-MHP koalisyonunu, o aşırılıkçı partilerden pek farklı görmüyorlar ki? Bunu ispatlamak için pek çok örnek verilebilir de ben en son rast geldiğimi paylaşacağım.

Kamuya ait bir Alman haber kanalı olan rbb24, Demiral’la ilgili gelişmeleri haber verirken izleyicilerini şu şekilde bilgilendirdi: “Bozkurt selamı genellikle Türk aşırı sağcı Ülkücü hareketine ve ideolojisine bağlılığı veya sempatiyi ifade eder. Örneğin Türkiye’de, Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin ortağı olan aşırı milliyetçi MHP tarafından kullanılmaktadır. [Alman] Anayasayı Koruma Teşkilatı, [yani Alman iç güvenlik servisi] Ülkü Ocaklarını ve bu ideolojiyi benimseyen çeşitli örgütleri aşırı sağcı, aşırı milliyetçi ve şiddet temayüllü olarak tanımlamaktadır.”

Erdoğan’ın normalde maçı seyretmek için daha önce gelmeyi planlamadığı halde, bu hadiseleri bahane ederek programını değiştirip Berlin’e geleceğini duyurması da Almanya’da rahatsızlığa yol açtı. Eğer iktidar konuyu alevlendirmeyen bir tutum sergileseydi, bu böyle olmaz, hem Demiral belki para cezasıyla kurtulup Hollanda maçına çıkar, hem de Erdoğan meseleye bir devlet adamı gibi yaklaştığı için Alman başkentinde itibar görürdü. Türk Milli Takımı’na dünyada ilgi ve sempati kazandıran bir galibiyet bu kadar kolay harcanmamalıydı, bu galibiyet aklı selim bir iktidar tarafından pozitif diplomasi için rahatlıkla kullanılabilirdi.

Oysa Alman Şansölyesi Olaf Scholz (SPD) Almanya ziyareti sırasında Erdoğan’la görüşmeyeceğini açıkladı. Alman hükümet sözcüsü dün akşam “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Federal Şansölye Scholz arasında cumartesi günü bir görüşme planlanmıyor” dedi. Tercih eden devlet ve hükümet başkanları milli takımlarının maçlarını seyretmek için evsahibi ülkeye ayrıca bir davete gerek kalmadan gidebildiklerinden Erdoğan’ın ziyaret talebini reddetmeleri büyük bir diplomatik krize yol açacağı için mümkün değil…

Scholz’un Erdoğan’la görüşmemesi eğer maç başkentte değil de başka bir şehirde olsaydı belki normal karşılanabilirdi. Oysa Türkiye’nin cumhurbaşkanı başkent Berlin’e kadar geldiği halde kısa süreli bile olsa bir araya gelmeyecek olmaları pek kibar olmayan bir şekilde AKP liderine “istenmeyen misafirsin” dedikleri anlamına gelir.

Nitekim ana muhalefetteki Hristiyan Demokratların (CDU) sözcüsü Stefan Heck Erdoğan’ın ziyaretini Almanya’nın içişlerine müdahale olduğunu söyleyerek eleştirdi. AKP liderinin Türkiye-Hollanda maçına gelmesini “açık bir provokasyon” olarak niteleyen Heck “Erdoğan’ın Berlin’e sportif nedenlerle gelmediğini varsaymak lazım.” dedi.

Alman medyasında Erdoğan’ın provoke etmek için statta bulunduğu sırada bozkurt selamı yapabileceği belirtiliyor. Berlin polisi, Türkiye-Hollanda karşılaşmasını “yüksek riskli” kabul ederek maçta normalden daha fazla polis görevlendireceğini, komşu eyaletlerden ilave polis gücü talep edildiğini açıkladı. Tüm bu gerginliğin Milli Takımımızın performansına, futbolcularımızın motivasyonuna olumsuz tesir etmesi muhtemel… Keza bunlar Almanya’da sayıları 2-3 milyona ulaşan Türklerin hayatını da kolaylaştırmayacaktır. Ama meselelere bizim baktığımız bu açılardan değil de “Siyaseten benim için en karlı olan nedir?” şeklinde bakan popülist Erdoğan rejiminin Türkiye’nin çıkarlarına zarar veren bu tatsız neticeleri umursadığı pek söylenemez.

  • Ömer Murat, Dış Politika ve Siyaset Uzmanı, Eski Diplomat
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com